in

Saldırgan Çocuklar, Çaresiz Anneler ve Öfke Nöbetleri

Gönderi paylaş:

Saldırgan çocuklar annelerin çaresiz kaldığı önemli konulardan bir tanesidir. Çocuğunuzla parka, komşuya veya oyun bahçelerine gidemiyorsunuz çünkü her defasında diğer arkadaşlarını ısırıyor, dövüyor ya da tırmalıyor. 2 veya 3 yaşındaki çocuklar bir anda karakterlerini değiştirerek saldırgan olabiliyorlar. Çocuk kendisinden küçük veya büyük çocuklarla kavgaya tutuşup, bundan zevk alır. Doğal olarak anne çözüm bulamaz. Bu mücadele esnasında öncelikle anne adayının sakinleştirilmesi gerekir. Çünkü karşımızdaki iki yaşında bir çocuktur, yoksa günün belirli saatlerinde biçim değiştiren canavar değil.

Çocuk, yaptığı davranışı kötü olarak algılamaz ve bu durum birkaç sebebi içerir. Öncelikle kendi isteklerini yerine getirtebilmek İçin konuşur. Ama karşı tarafın isteğini yerine getirmemesi üzerine daha fazla sabredemez ve dövüşe yönelir.

 İkinci bir nokta ise çocukların yeni bir şeyler icat etmeyi ve deney yapmayı çok sevdikleridir. Deneylerini genellikle insanlar üzerinde gerçekleştirmek kısaca elindeki oyuncak kamera veya bayla başkasına vurduğu zaman ne tepki cağını, vurduğu insanın ne yapacağını merak ederler.

Karşısındakinin canının acımasına ise hiç aldırmazlar.

Ayrıca sonuç çocuğun çok hoşuna gider. Arkadaşı bağırarak ağlar ve karşı yumrukla cevap vermeyi dener. Annesi de bu esnada yaramaz çocuğuna ceza vermek için yerinden fırlayarak onu yakalamaya çalışır. Ve küçük savaşçı istediği gibi savaşın ortasına düşmüş olur.

Üçüncü ve en önemli noktalardan biri 2-3 yaşındaki çocukların konuşmayı yeni yeni öğrenmeleridir. Kelimeleri en aza indirerek konuşur ya da isteklerini belirtirler. Dolayısıyla anlaşma aracı vücut dilidir. Bir arkadaşının saçını çekmesi veya anne babaya vurması “Merhaba! Seninle oynamak istiyorum” veya “Eşyamı almanı istemiyorum” anlamındadır.

2 yaşındaki çocuk sinirli olmasa ve saldırgan karakterini ölçülü olarak sergilese de, anne baba bu çağda çok dikkatli olmalı ve çocuğu çoğu yerde durdurmalıdır. Çünkü çocuk kendi davranışlarını kontrol edemez. Bunun için henüz çok küçüktür. Eğer anne baba müdahale etmezse çocuk ortamı ele geçirir ve tutumunu sürekli göstermeye başlar. Ayrıca yaptığının doğru olduğunu düşünür. Çocuğun poposuna veya eline vurmak ise yanlış bir harekettir.

Peki çocuğumuzun doğru kuralları öğrenmesi için ne yapılması gerekir?

Dövüşün sevilmediği, kimseyle kavga etmemesi net ve kısa bir biçimde açıklanmalı. Ama bu kısa konuşma esnasında kesinlikle ciddi bir tavır takınılmalı. Örneğin “Arkadaşını ısırmanı istemiyorum!” şeklindeki bir açıklama çocuk tarafından kolay algılanır. Bu konuşma ilk yapıldığında küçük savaşçı dinlemek istemeyebilir, hatta ısırabilir veya vurmaya kalkışabilir. Bu da çok normaldir.

Çocuklar ancak sürekli tekrarlar sonucu algılayabilir veya öğrenebilirler. Tek bir kere yapılan ikaz çocuk üzerinde iz bırakmaz. Bu nedenle anne ve baba olabildiğince sabretmeli ve kısa süreli aralarla arka arkaya doğru bir iletişimin nasıl olduğunu sinirlenmeden anlatmalıdır.

Çocuk size vurmaya kalktığında sadece kolunu tutmak, sakin bir sesle oyunun bittiğini ve oturması gerektiğini söylemek doğru bir davranıştır. Bir anne çocuğunu bu konuda eğitmenin birkaç ayını aldığını, ama en sonunda küçük dövüşçünün doğru iletişim tarzını öğrendiğini belirtiyor. Önemli olan çocuğa daima yeni bir şans vermektir.

Örneğin oyun alanındaki savaşçı davranışlarından dolayı çocuk eve götürülmeli, ama ertesi gün tekrar oyun alanına getirilmelidir. Ve çocuğa net bir biçimde “Eğer uslu olmazsan hemen kalkıp eve gideriz” şeklinde açıklama getirilmelidir. İlk günlerdeki davranışları mutlaka aynı olur. Fakat çocuk, zamanla bu alışkanlığı, anne ya da babanın uyarılarını dikkate alarak bırakır. Sık sık dikkatini başka yöne çekmek de etkilidir: Çocuk bir başka arkadaşının arabasını alamadığından dolayı onu ısırmaya kalkıştığında, anne ya da baba çocuğun dikkatini bisikletine veya başka bir oyuncağa yöneltebilir. Tabii bu davranış her zaman etkili olmayabilir. Üç yaşından itibaren ise çocuk kelimeleri daha rahat kullanabilir hale geldiğinden kavga ve dövüşlerini öncelikle kelimelerle başlatır.

Sana Vuran Olursa Sen De Ona Vur

Bebek doğduğu anda sadece iki harekete sahiptir: emme ve yakalama. Fakat yapısı gereği birçok dürtüye sahiptir. Saldırganlık dürtüsü de bunlardan birisidir. Doğumunu izleyen yıllarda verilen eğitime ve yaptığı davranışların kabul görüp görmemesine bağlı olarak, çocukta saldırganlık davranışı gelişir ya da söner. Anne – babanın ideali elbette ki, onların en iyiyi ve doğruyu yapmalarıdır. Ancak bunun yöntemi her çocuk için farklıdır.

Çocuğu eğitebilmek için, ilk önce onu gerçekten tanımak, tepkilerini ölçerek olaylar karşısındaki davranışlarını anlamak gerekir. Çocuk içe dönükse farklı, dışa dönükse daha değişik tepki verir. Özellikle içe dönük çocukların eğitiminde, anne – babaların sık yaptığı hatalardan birisi de çocuklarını dövüşe kanalize etmektir. Bunun da en önemli nedeni çocuklarının dayak yemesini engellemektir. “Sana vuran olursa, sen de ona vur” mantığıyla eğitilen bir çocuk, daha sonra ona dokunmayanlara da vurur.

Eğitim, aynı zamanda çocuğa çevresindekileri fark ettirmektir. Çocuk üç yaşından itibaren kendisinin ve başkalarının sınırlarından haberdar olmaya başlamalıdır. Maddi manevi onun hakları olduğu gibi başkalarının da hakları olduğunu öğrenmelidir. Hakları elinden alındığında ya da canı yandığında, kendisi ne hissediyorsa diğer insanların da aynı duyguları hissettiğini bilmelidir.

Çocuğa bunları fark ettirmek ileri dönük önemli bir adımdır. İkinci adım, çocuğa bedenini korumasını öğretmektir. Çocuk başkalarından gelebilecek darbelere veya zarara karşı bedenini koruyup, karşı saldırıya geçmezse, bu da toplumsallaşmadaki ikinci adımı gösterir.

Yapılan yanlışlardan bir diğeri de, ülkemizde özellikle erkek çocuklarının daha bebeklikten itibaren güreş edip boğuşarak, dövüşe yönlendirmektir. Sevgi gösterisini çocuğa zarar vermeden bu şekilde yapan, sıkıştırarak veya ısırarak seven anne – babalar, çocuğun bunları daha sonra başkalarının üzerinde deneyeceklerini unutmamalıdırlar.

Çocuk model alarak gelişir. Yakınlarından aldıkları modeller kadar, televizyondan aldıkları örnekler de onların dövüşçü hareketlerine neden olabilir. Özellikle çizgi filmlerde, karakterlere dövüş sahnelerinde hiçbir şey olmaması, çocukların küçük beynine yerleşir ve gerek kendi üzerinde, gerekse başkalarının üzerinde bunları denerler. Bu nedenle onların izleyeceği filmler de seçici olmalıdır.

Sağlıcakla Kalın.

#Beğendiyseniz Yıldız Vermeyi Unutmayın!

Yazar: Annemce

Annemce, kadın ve çocuk sağlığı, hamilelik, bebek sağlığı, tüp bebek konularında bilgili uzman kişilerden oluşmaktadır. Sorularınızı Lütfen Yorum Bölümü veya Soru Cevap Forumundan Bizlere İletebilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir