Tıp dilinde Puerperium olarak geçen lohusalık, halk arasında loğusalık olarak bilinen doğum sonrası dönem, hamilelik sürecinin sonlanması ile birlikte bütün anne adaylarının korkulu rüyası haline gelmektedir. Lohusalık dönemi doğum sonrası vücutta yıkım ve yeniden yapılanma ya da değişim ve dönüşüm süreci olarak tanımlayabileceğimiz yaklaşık olarak 6 ile 8 haftalık bir geçiş dönemini kapsar.
Halk arasında “Kırkının çıkması” olarak da bilinen bu dönem hamilelik döneminde gerçekleşen fizyolojik değişikliklerin tekrar eski haline dönme sürecidir. Bu dönemde vücut toparlanır, plasentanın çıktığı rahim içi iyileşmeye ve tekrar küçülmeye, karın kasları eski haline dönmeye başlar, kanamalar azalarak biter.
Lohusalık Döneminde Nelere Dikkat Edilmelidir?
Vajinal yoğun akıntı ve kanamalar sebebi ile anne enfeksiyonlara açık konumdadır. Bu sebeple akıntı ve kanamayı iyi gözlemlemek gerekir. Dikişlere özen gösterilmeli dar ve sert kumaşlı giysiler yerine bol ve daha yumuşak kumaşlı giysiler tercih edilmelidir.
Anneler idrar kaçırma ve gaz kaçırma sorunları ile karşılaşabilirler. Gaz sorununu en aza indirmek için beslenmelerine dikkat etmeleri; sağlıklı ve düzenli beslenmeleri ve bolca su tüketmeleri gerekmektedir. Rahim bölgesinde kasılma ve ağrılar, sıcak soğuk basmaları, göğüslerde hassasiyet ve kabızlık yine bu dönemde karşılaşılan başlıca sorunlardandır. Bu süreçte bağışıklık sistemi zayıftır; süt kanallarındaki genişleme ve fazla süt üretimine bağlı olarak süt ateşi görülebilir. Süt kanallarının tıkanmaması için göğüsler pompa ya da elle boşaltılmalı, sık sık ılık havlu ile göğüslere masaj yapılmalıdır.
Anneler bu dönemde hormonlardaki değişiklikler sebebi ile hassas, kaygılı, sinirli ve mutsuz hissedilebildiği ve ağlama krizleri geçirebildikleri gibi heyecanlı ve neşeli de olabilirler. Aşırı yorgunluk ve tükenmişlik hissinin tetiklediği tıp dilinde postpartum halk arasında lohusa ya da Baby Blues olarak da bilinen doğum sonrası depresyonu bu dönemde annelerde karşılaşılabilinen durumlardandır.
Annelerin yüzde 70’i ile yüzde 80’inde ise lohusalık üzüntüsü ya da annelik hüznü denilen üzüntülü ve kaygılı geçici bir süreç gözlemlenir. Bu süreçte anne yorgun, halsiz, keyifsiz, uykusuz hissedebilir, sinirli olabilir, dikkat eksikliği ve konsantrasyon problemleri yaşayabilir. Bebeğe olan ilgisi azalabilir, annelik görevini yerine getiremediğini düşünerek kendine olan güvenini kaybedip ağlama krizleri geçirebilir.
Kadının anne rolüne adapte olmaya çalıştığı ve doğum öncesi haline yavaş yavaş geri döndüğü bu doğum sonrası süreçte çiftlerin en çok merak ettiği konulardan biri de cinsel yaşamlarının akıbetidir. Lohusalık dönemde rahim toparlanıp eski haline dönmeye çalışırken yoğun akıntı ve kanamalar gözlemlenebilir.
Lohusalık Döneminde Cinsel İlişki
Enfeksiyon, kanama ve dikişlerin açılması gibi riskler sebebi ile cinsel ilişki hekimler tarafından önerilmez. Zaten doğumdan sonra salgılanan hormonlar kadında cinsel istekte, uyarılmada, vajinal ıslanmada azalmaya ve ağrıya da yol açacaktır.
Ancak 6 ile 8 haftalık süreç sonunda rahim küçülüp eski boyutuna gelirken, dikişler de iyileşeceği için çiftler yavaş yavaş eski cinsel yaşamlarına dönebilecektir. Bu noktada kadının hazır hissetmesi en önemli faktördür. Cinsel birleşme yaşanamıyor olsa bile bu süreçte dokunma, sarılma, koklama, öpüşme gibi cinsel yakınlaşmaların başlaması kadına, erkeğe ve çift ilişkisine iyi gelecektir.
Lohusalık döneminde annenin en büyük destekçisi eşi ve ailesidir. Bu süreçte anneye destek olunmalı, yardım edilmeli, annenin uyuması ve dinlenmesinin sağlanması gerektiği unutulmamalıdır.
Sağlıcakla Kalın.
One Comment
Leave a Reply