in

İş Yeri Kaynaklı Bel, Sırt, Boyun Ağrıları ve Alerjiler

Gönderi paylaş:

Gün boyu ağrılar içinde mi kıvranıyorsunuz. Bu sebebini bilemediğiniz ağrılar beliniz, sırtınız, başınız hatta gözünüzde mi yoğunlaşıyor. Ya da durup dururken birdenbire bütün vücudunuz baştan aşağı kaşınmaya mı başlıyor? Ne kadar düşünürseniz düşünün bunun sebebini bulamıyor musunuz? Merak etmeyin, amansız bir hastalığa filan kapılmış değilsiniz. Bu sadece bir “iş yeri sendromu”.

Bel, sırt, boyun… Ağrılar içinde kıvranabilir ve düşünüp durursunuz. Nedir bütün bunların sebebi. Ama aklınıza sebebin iş yeriniz olabileceği gelmez. Bazı rahatsızlıkların kaynağı çalışma mekanınız olabilir. Uzun bir süredir aynı yerde çalışıyorsanız problem o kadar büyük sayılmaz gerçi. Ama yeni bir iş yerindeyseniz, o kötü. Çünkü bazı “ofis hastalıkları” iş yerini değiştirmeden çözülemiyor maalesef.

Tabii, bu birdenbire ortaya çıkan sorunlar için geçerli, bir de çok uzun süre, nedeni bilinmeden uğraşılıp durulan rahatsızlıklar var ki, işte onlar için bir an önce harekete geçmek lazım. İş yerinde başınıza neler gelebileceğini kesinlikle tahmin edemezsiniz. Birçoğu aklinizin ucundan bile geçmez. Bazıları ise tamamıyla yanlış ve rahatsız çalışma koşullarından kaynaklanıyordur muhtemelen. Konumuz kesinlikle sakarlık değil. Gerçi bu tip olaylar her iş yerinde oluyor ama, biz daha çok sizin sağlığınızla, kendinizi daha iyi hissetmenizle ilgiliyiz.

Her yıl, iş yerinde olan kaza ya da kapılan virüsler neticesinde hastalanan birçok kişi hayatını kaybediyor. Yüzlerce insan ise is yeri kazalarında yaralanıyor. Bu tip kazalara maruz kalmamak için herhalde yapılabilecek tek şey var; daha dikkatli olmak… Bir iş yeriyle tanıştığınızda, yapılacak ilk şey -doktor ya da hemşire yoksa- bir ilk yardım çantası olup olmadığını araştırmaktır. Çünkü kazanın ne zaman geleceği belli olmaz. Ne olur, ne olmaz diye araştırdığınız O yardım çantası, bir gün imdadınıza yetişerek sizin -veya bir iş arkadaşınızın-hayatını kurtarabilir.

İş kazalarının en çok bilineni, düşerek yaralanmaktır kuşkusuz.

Bunun için de sadece dikkat gereklidir. Zaten bunu o kadar çok filmde gördük ki, herhalde birçok kişi, herhangi bir filmdeki düşme sahnesini oynayabilir. Ama siz yine de düşmeye elverişli yerleri bir inceleyiverin. Kim bilir, bakarsınız bir gün o da işinize yarar. İkinci en çok rastlanan kaza ise, elektrik çarpmalarıdır. Sebep ise genellikle, açıkta bırakılan prizlerdir. Elektrik, bilgisayar kablosundan ya da çaydanlıktan bile çarpabilir sizi.

Elektrik şokunun şiddeti hiç önemli değil, ama hemen bir doktora görünmeniz şart. İşyerinizde bir doktor ya da hemşire varsa ne ala, yoksa hemen bir hastanenin yolunu tutun. Bir başka iş yeri kazası da, ofisinizde meydana gelen incinme ve burkulmalardır. Bu tatsız olay hayatınızı kısa süreli bile olsa çok zorlaştırabilir. Üstelik bu uzun vadeli bir incinme de olabilir. Önce ofisinizde oturduğunuz sandalye ya da koltuğu bir kontrol edin. Oturuşunuz sağlıklı mı?

Sandalyenizi öyle ayarlamalısınız ki, hem kollarınız rahatça yere eğilebileceğiniz yükseklikte olsun, hem de ayaklarınız tutulmasın. Bazı şeyleri masanızın altında saklamaktan hoşlanıyorsanız, bundan hemen vazgeçmenizi öneririz. Çünkü masanın altına eğilerek yapacağınız bu gereksiz hareketle sırt ya da bel bölgenizi kolaylıkla incitebilirsiniz. Yani, dosyalarınızı masanızın üzerine, rahatça uzanabileceğiniz bir vere koymanın ne zararı olabilir ki, ya da herhangi bir dolaba.

Bu ancak en olmadık zamanda başınıza tatsız bir kazanın gelmesini önler.

Sandalyenizi ayarlamanızın bir diğer olumlu tarafı da omuzlarınızı kurtarmaktır hiç kuşkusuz. Çünkü siz de sabahtan akşama kadar bilgisayar ekranı başında oturuyorsanız, yavaş yavaş acı çekmeye başlamışsınız demektir. Bilgisayar ekranını göz hizanıza ayarlamanız, omuzlarını rahatlatacaktır. Aksi takdirde günün sonunda, omuzlarınız ve boynunuz tabiri caizse ‘biber gibi’ yanıp tutuşur.

Belli aralıklarla bilgisayar kullanmaya ara verip, ofis içinde şöyle bir dolaşmanın da faydasını görürsünüz. Ama ağrılarınız arada birden daha fazlaysa, hatta zaman zaman katlanılmaz oluyorsa, bir doktora başvurup tedavi olmanızı öneririz. Bilgisayarın bir başka tehlikesi de etrafa yaydığı zararlı ışınlar hiç kuşkusuz. Ama bunun son derece basit bir önlemi var. Ekrana filtre takmak, o da yetmezse, numarasız da olsa ışınları kırıcı bir gözlük alarak, rahata kavuşabilirsiniz. Boynunuz için geçerli olan arada bir dinlenmeleri gözünüze de uygulayabilirsiniz.

Zaman zaman ağrıyan gözler insanı öldürmez, ama insanın kendini öldürmek isteyeceği baş ağrılarına sebep olabilir. İş yeri hastalıklarının bir bölümünü de, alerjiler oluşturur. Bir gün aniden astıma yakalanabilirsiniz. Bunun sebebi yeni bir mekan, yeni bir ofis olabilir. Soluduğunuz hava temiz değilse nefes almakta zorlanabilirsiniz. Bu iş arkadaşlarınızın çok sigara içmelerinden ya da yeni boyanmış masalardan bile olabilir.

Önce bulunduğunuz mekânı havalandırmayı deneyin, bir işe yaramadığı takdirde en iyi çözüm doktora başvurmaktır. Ama üzülmeyin, sizin ne de olsa kurtuluş imkanınız var, bir de binalara alerjisi olanları düşünün. Evet, o da ne demeyin. Bazı kişiler sadece bulundukları mekandan değil, koskoca bir binadan da rahatsız olabiliyorlar. Hem de hiç sebepsiz. Sadece vücutları orada olmaktan hoşlanmıyor ve tepki veriyor.

Ne mi bu tepkiler?

Yorgunluk, halsizlik, amansız bir baş ağrısı, gözlerde, burunda ve boğazda yanma. Hani grip öncesi duyulan kırıklık gibi bir şey. Yani tipik bir hasta insan sendromu. Ve bu hastalık için maalesef yapılacak hiçbir şey yok. Tek çözüm hemen mekanı değiştirmek. Ondan sonra sanki yeniden doğmuş gibi oluyor insan…

Bir diğer iş yeri alerjisi de, tipik bir alerji olan kaşınmadır. Bazı kişilerde bu egzamaya kadar varabilir. Sebebi ise diğer alerji tipleriyle aynıdır. Toz ve kir. Ama bir farkla. Açık havada değil de, iç mekanda olan toz ve kirle uğraşır durur insan. Son zamanlarda birçok iş yerinde kullanılan “havalandırmalar” da bu rahatsızlığı körükleyerek, hassas bünyeli kişileri etkileyebiliyor. Aynı havayı soluyup durmak hem cilde, hem de solunum yollarına problem yaratabiliyor.

Üstelik giydiğimiz kıyafetleri ne kış aylarının sıcağına, ne de yaz aylarının soğuğuna ayarlayabiliyoruz. Kışın gömlekle, yazın kazakla çalışıyor birçokları. Tabii, bir de iş yerinde kullanılan maddelere karşı olan alerji türü var. Kimyasal maddeler satan laboratuvarlarda çalışan kişilerde bu tip yakınmalar çok görülüyor. Hatta onların kullandıklarının binde biriyle haşır neşir olan kuaförler bile acı çekiyor zaman zaman.

Alerji önceleri cilt üzerinde “tatlı tatlı” başlayan kaşınmayla belli ediyor kendini, ama sonra giderek şiddetlenebiliyor. Son durağı ise egzama olabiliyor. Alerji ne tip olursa olsun, muhakkak bir cilt doktoruna başvurmak gereklidir. Yoksa uzun yıllar devam edip, insanı hayatından bezdirebilir. Geldik konunun sonuna, bütün okuduklarınızı unuttunuz değil mi? Önemli değil, sadece şunu hatırlayın yeter. Yarın ilk işiniz kendinize koruyucu bir zırh almak olsun.

Sağlıcakla Kalın.

#Beğendiyseniz Yıldız Vermeyi Unutmayın!

Yazar: Annemce

Annemce, kadın ve çocuk sağlığı, hamilelik, bebek sağlığı, tüp bebek konularında bilgili uzman kişilerden oluşmaktadır. Sorularınızı Lütfen Yorum Bölümü veya Soru Cevap Forumundan Bizlere İletebilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir