İçindekiler
Her şey tekrar başlıyor. Mide bulantıları, şişen ayaklar, çirkinleşen vücut, bitmeyen geceler. Bebeğin sağlıklı gelişip gelişmediği endişesi ve doğum korkusu. Her şey yineleniyor. Bir bebeğin olduğunu bilmenin, fakat onu görememenin ve dokunamamanın büyüsü. Karında, bir canlının geliştiğini bilmenin sıra dışı hissi. Ve hiçbir tecrübeyle kıyaslanamayan doğum anı.
İkinci bebeğin doğacağı haberiyle birlikte aile ve iş hayatında değişiklikler görülmeye başlıyor. Anne bir taraftan doğum korkusu ve iş kaygısı yaşarken baba, ikinci bir çocukla nasıl baş edeceğini düşünür. İlk çocuk ise annedeki fiziksel değişiklikleri ve bir kardeşi olacağı fikrini kabullenmekte zorlanabilir.
- Gebelik
Çoğu kadın gebeliklerinin birbirinden farklı olup olmadığını merak ediyor. Her gebelik birbirinden farklıdır. Gebelikleri birbirinden farklı kılan özellikler var. Fakat bu aralarında paralellikler olmadığı anlamına gelmiyor. Buna şaşırmamalıyız, ne de olsa kadının vücudu ilk gebelik ve doğumdan sonra değişiyor.
İkinci gebelik ilkinin tekrarı mı?
İlk gebeliğini rahat atlatan kadınların çoğu, ikincisinin de sorunsuz geçeceğini sanıyor. İlk tecrübesini problemli yaşananların ise korkusu artıyor. Fiziksel gelişimlerin çoğu her gebelikte farklı şekilde gelişiyor. Bu farkları şöyle özetleyelim:
Bulantı: İlk bebeklerinde şiddetli bulantıdan şikayetçi olan kadınlar, ikinci gebeliğinde bu kadar şiddetli bulantı çekmeyebiliyor (Tabii istisnalar kaideyi bozmaz). Bunun neden böyle olduğuna dair tıbbi bir açıklama yok.
Karnın gelişimi: İkinci gebelikte karın daha erken belirginleşiyor. Bunun da henüz tıbbi bir açıklaması yok. Çünkü rahim, ikincisinden gevşek olmayıp, eski şekline kavuşmuştur. Yani uterus daha çabuk gelişmez. Ancak bilim adamları, vücudun ikinci gebelikte hormon değişikliklerini daha kolay kabul ettiği tahminini yürütüyor. Bu da dokuların daha kolay gevşediği anlamına geliyor.
Kilo: İkinci gebelikte kadınlar daha çok ve çabuk kilo alıyor. Nedeni mi? Belirsiz! Ancak bunun yaşlanan metabolizma sonucu gerçekleştiği varsayılıyor.
Bebeğin tekmelemesi: Anne adayı, karındaki bebeğin hareketlerini daha erken hissediyor. İlk gebelikte 20. haftadan itibaren anne karnındaki bebeğin hareketleri hissedilmeye başlanırken, ikincisinde 16. haftada hissedilmeye başlanıyor. Bunun nedeni, kadının ikinci gebelikte, bebeğin gelişimini daha iyi takip etmesi, en ufak bir kıpırtıyı bile kolayca fark etmesi ve bağırsak hareketleriyle karıştırmaması.
Demir eksikliği: Demir eksikliği ikinci gebelikte daha sık görülüyor. Nedeni; vücut depolarındaki demirlerin daha çabuk tüketilmesi.
Yorgunluk: İkinci gebeliğin son döneminde çoğu kadın, ilkine oranla daha yorgun. Büyüyen karınlarını taşımak onlar için daha güç oluyor. Yapılan araştırmalar, kadınların ikinci doğumda daha güçsüz olduklarını göstermiştir.
Genetik muayeneler: İkinci gebelikte çoğu kadın genetik muayenelerin yapılması gerektiği bir yaşa ulaşmış oluyor. 35 yaşın üzerinde olan ve ilk kez hamile kalan kadınların yüzde 80’i, bebeğin kromozomlarının incelenmesi için amniyos sıvısı ya da plasenta dokusundan örnek aldırıyor. İkinci gebelikte bu oran yüzde 90’in üzerinde. Aslında doğum yapacağı tarihte 35 yaşın üzerinde olacak her kadının kaçıncı gebeliği olduğu ile ilgilenmeksizin amniyosentez yaptırması gerekiyor.
Doğuma hazırlık kurslarını önemseyin
Çoğu anne, ikinci gebelikte doğum ve bebek bakımı ile ilgili her şeyi bildiğini düşündüğünden, hamile eğitim merkezlerine gitmiyor. Oysa yapılan araştırmalar birinci ve ikinci çocuk arasındaki sürede çoğu kadınların bilgileri unuttuklarını göstermiş. Hamile eğitim merkezlerinde sadece nefes alıp verme teknikleri ve gevşeme egzersizleri öğretilmiyor. Anne adayları, bu eğitim esnasında kendilerini tamamen karınlarındaki bebeğe konsantre etmeyi ve onunla bilinçli olarak iletişim kurmayı öğreniyor. Bu ikili iletişime kesinlikle ikinci bebeklerin de ihtiyacı var.
Ruhsal faktörler doğumu etkiler
İkinci bir çocuğa sahip olmayı düşünen ve ya da hamile olan kadınlar, en az ilk bebeklerini bekleyenler kadar heyecanlı. Midedeki gerilme hissi sürekli gelip gidiyor. Korkuları her zamankinden daha gerçekçi, çünkü neyle karşılaşacaklarını biliyorlar. Tabii bu, onları aynı zamanda rahatlamasını da sağlıyor. Doğum anı yaklaştıkça korkuları artıyor. Bir taraftan ne yaşayacaklarını bilme duygusu onları rahatlatırken, diğer taraftan da aynı nedenden dolayı ilk doğumdaki vurdumduymazlığı yakalayamıyorlar. 3 ay içerisinde ikinci çocuğunu doğuracak olan bir kadın duygularını şöyle ifade ediyor: “İlk çocuğumda hamileydim, ikincisinde çocuk bekliyorum.”
Çoğu kadın ikinci gebeliğinde ilkindeki kadar korkuyla yaklaşmıyor. Aynanın karşısına geçip değişen ve şişmanlayan vücudundan dolayı kendini çirkin bulmuyor. Aksine kendisini daha çekici buluyor.
- Bebek açısından
Çoğu anne baba, ikinci bir çocuk sahibi olmaya karar verdiğinde birtakım çelişkiler yaşamaya başlıyor. “Acaba ailemizi genişletecek ekonomik özgürlüğe sahip miyiz?” “Bebek için yeterince vakit ayırabilecek miyiz?” “Bütün her şeye tekrar baştan başlamaya değer mi” gibi birçok soru yöneltirler kendi kendilerine.
Çiftlerin yorumu
Avrupa’daki çiftler, ikinci bir çocuğa sahip olma fikrine pek sıcak bakmıyorlar. İstatistiklerin sonucuna göre Avrupa’da çift başına 1.25 çocuk düşüyor. Uzun yılardır evli olan çiftler de bu rakam 1.4’e yükseliyor. Onlar gençlere oranla biraz daha cesaretli.
Evli çiftlerin yüzde 80’i iki çocuk istediğini söylüyor. Ve çoğu da bunu ilk çocukları doğmadan önce dile getiriyor. İlk tecrübelerini yaşadıktan sonra büyük çoğunluğu bu isteğinden vazgeçiyor. Çocuk, zaman ve para kaybı demek. Özellikle de kadınlarda mesleki kısıtlamaya neden oluyor. Bu nedenle mantık, duygudan üstün çıkıyor.
İkinci bir çocuk dünyaya getirilmeli mi?
Çoğu anne baba, çocuğun tek olmasından yana değil. Bazı gelişim psikologları, tek çocukların daha akıllı, bencil, duygusuz olduğunu; bazıları ise ailesiyle daha iyi anlaştığını, daha sağlıklı, bağımsız ve egoist olduğunu söylüyor. Oysa çocuğun gelişimi için önemli olan kardeş sayısı değil, aile fertlerinin birbirleriyle etkileşim şekli, anne babanın birbirine davranış tarzı ve çocuklarına karşı takındıkları tavırdır.
Tek ya da çok çocuk olsun, önemli olan ailelerin ikinci bir çocuğu gerçekten isteyip istemediği, hangi gerekçelerden dolayı bebek istediği, onun sağlıklı gelişmesinin yanında tutarlı ve doğru bir tavır takınılması. Aileler çocuk veya çocuklarını, kendi gerçekleştiremedikleri ideallerini yerine getirecek biri olarak görmekten ziyade, daha çok kendine has bir dünyası olabilen, anne babanın bir parçası olmakla birlikte kendi seçimlerini sunabilen, bir yerde bağımsız davranabilen gelişme, değişme yetisi olan bir varlık gibi algılamalı. Hiçbir çocuk, belli bir amacı yerine getirmek için dünyaya getirilmemeli.
İkinci bir bebek, sadece istenildiği için dünyaya getirilmeli. Ayrıca, çocuğa söylenen “Bu bebeği senin için aldık” gibi cümleler söylemekten kaçınılmalı ve ikinci bir çocuğa karar verme sorumluluğu ona bırakılmamalı.
Anne, ikinci çocuk olasılığını düşünemiyor ve bu duyguyu kaldıramayacağını hissediyorsa, kendisini ruhsal ve fiziksel yönden hazır hissetmiyorsa ikinci bebeği doğurmamalı. İlk çocuktan sonra kötü giden evliliklerde ise ikincisinin evliliği kurtaracağı fikri çok yanlış. Bu, zaten iyi gitmeyen bir evliliğe daha fazla yük bindirmiş olacağı gibi, sorunları azaltacağına artırabiliyor.
- Aile ortamı
İkinci gebelik, çoğu zaman ailenin planladığı bir olay değil, aksine istenmeden gerçekleşen bir tesadüftür. Çoğu erkek ve kadın, bir bebekleri daha olacağını öğrendiğinde korkuyor, endişeye kapılıyor ve hatta ikileme düşüyor. Ailelerin yüzde 50’si ikinci çocuğun gelişini cesaret ve güvenle karşılıyor, ailenin genişleyeceğine seviniyor.
Baba olmak ilkinden daha mi zor?
Çoğunlukla kadının, ikinci bir çocuğa sahip olma isteği, erkeğin isteğinden daha güçlü. Erkek, her şeyi olup bittikten sonra öğreniyor. Bu da evlilik ilişkisinde bazı problemlerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Kadınların, “Hamile kaldıktan sonra nasıl olsa her şey düzelir” ümidi genellikle gerçekleşmiyor. Bu nedenle Uzmanlar, kadınları “her şeyi oluruna” bırakmaları konusunda uyarıyor. Çünkü erkek, kendi düşüncelerine saygı gösterilmediği ve önemsenmediği fikrine kapılabilir.
Baba adayı, bir çocuğa daha sahip olacağı haberini sevinçle karşılasa bile, birçok şey ilkinden farklı gelişebiliyor. Erkekler de, onları sadece güzel günlerin değil aynı zamanda zor anların beklediğinin farkındalar. Çoğu, eve hapsedileceği günler için endişelenmeye başlayabilir. İki çocukla dilediğince seyahat etmenin ve sessiz bir hafta sonu geçirmenin çok zor olacağını biliyor. Bu nedenle ilkine oranla daha temkinli davranıyorlar. Yalnız şunu eklemek de gerekiyor: Çoğu kendinden çok doğacak bebeği düşünüyor.
Bebek, ilk çocuğu nasıl etkiliyor?
Genellikle anneler, ikinci bir bebeği olacağı için seviniyor. Ancak çoğu da kendisini, ilk çocuğuna karşı suç işlemiş, ona ihanet etmiş gibi hissediyor. Uzmanlar, bunların oldukça doğal duygular olduğunu söylüyor. Çünkü, anne, sevgisini yıllarca tek bir çocuğa yöneltti. Peki ya şimdi? “Sevgi’yi paylaşmak zorunda mı kalacak?
Gebelik süresince anneler, çocuklarına eşit sevgi veremeyeceği düşüncesine kapılıyor. Oysa “sevgi bölünmez, çoğalır”. Anne, kendini çocuğa karşı suçlu hissetmediğinde, onu bir kardeşi olacağı fikrine daha kolay ve sağlıklı hazırlıyor.
Anne baba, ilk çocuğa, bebekten çok erken bir dönemde bahsetmemeye dikkat etmeli. İki yaşındaki çocuklar annelerinde olan bedensel değişimleri kabullenmekte oldukça zorlanıyor. Annenin görünmemesi imkansız olan karnını görmemezlikten geliyor. Bu nedenle doğumdan 2 – 3 ay önce çocuğa, kardeşi olacağı haberini vermek yeterince erken bir dönem.
Çocuk, annesinin kendisini nasıl hissettiğini güdüsel olarak anlar. Duygusal iniş çıkışları da tıpkı bulantı ve yorgunluk gibi fark ederler. Bu nedenle basit kelimelerle, çocuğunuza ne olduğunu anlattın. Ancak, henüz bebekten söz etmeyin, yoksa çocuk bunun için bebeği suçlayacak. Bebeğin gelişimini anlatan resimler, onun olayı anlamasını kolaylaştırıyor. Ayrıca büyük çocuğun hazırlıklara yardım etmesine izin verin.
4 kişilik yer var mı?
İkinci çocuğun varlığı, ailenin tamamlandığı hissini uyandırıyor. Peki ya evde tek bir çocuk odası varsa? Aile taşınmalı mı? Yapılan araştırmalar, gebelik esnasında yeni bir eve taşınmanın gerekli olmadığını gösteriyor. Çünkü;
- Bebek, emzirildiği süre içerisinde kardeşinin yanında değil, anne babasının yanında yatıyor,
- İkinci bebeğin doğumundan sonra çoğu çift, sorumlulukları paylaşıyor. Anne, bebekle ilgilenirken, baba da büyük çocuğuna vakit ayırıyor.
Taşınmak strese neden olan bir olay. Oysa gebe kadınlar stresten uzak durmalı. Ayrıca büyük çocuk, yeni bir çevreye alışmakta genellikle zorlanıyor. Çocuğun, annedeki değişiklikleri kabul etmesi zaten yeterince zor.
Çocuklar arasında kaç yaş olmalı?
İki çocuk arasındaki yaş farkının hem olumlu, hem de olumsuz yanları vardır.
1 – 2 yaş: İki çocuk daha fazla emek sarf ediyor. Gebelikler, doğumlar, uykusuz geceler, emzirme. Anneler sadece sinirsel olarak değil, aynı zamanda bedensel olarak da tükenmiştir. Çocukların yalnız kalmaması, ikisinin aynı anda uyuması, anneyi daha çabuk özgürlüğüne kavuşturuyor.
3 – 4 yaş: Bu dönemlerde çocuklarda kıskançlık gelişmeye başlıyor. Çocuk, anne babanın ilişkisini bilinçlice yaşıyor. Yeni bebeğin bu ilişkiyi bozacağının farkında. Çocuklar ilk başlarda zorlansalar da birbirlerine alıştıktan sonra oldukça iyi anlaşırlar.
5 ve üstü: Bu yaştaki çocukların çoğu, diğer çocuklarla iletişim kurmuştur. Anne baba, çocuğuna arkadaşlarından uzaklaşma şansı verdiğinde, kardeşi olacağı fikrine daha kolay alışıyor. Bu yaştaki çocuklar genellikle kardeşleriyle ilgilenmekten hoşlanıyor. Ancak ona, çocuk bakıcısı gözüyle bakmamalısınız, aksi takdirde ilgileri sıkıntıya dönüşüyor.
Sağlıcakla Kalın.