Hamilelik kadın için sevinç, neşe, kendini gerçekleştirme, mutluluk kaynağı olabildiği gibi sıkıntı, isteksizlik, bunaltı ve tedirginlik duygusu da yaratabilir. Hamile kadın fiziksel – ruhsal açıdan önemli değişikliklere maruz kalır. Hormonal değişikliklerle birlikte vücut biçiminde değişiklikler olur. Hamilelikle ilgili bilinçli veya bilinç dışı düşünce ve içsel çatışmalar yaşar. Kadın olmanın ötesinde anne olmaya ilişkin sorumluluk duygusu, beklentileri ve arzulan ön plana çıkar.
Hamilelik kadının psikolojik yaşantısını etkilediği gibi, ruhsal durum ve yaşantısı da gebeliğin gidişini etkiler. Kadının kendi geçmişinde ailesi ile yaşadığı duygular, eşiyle olan ilişkisi hamilelikle ilgili tutumlarını yönlendirir.
Hamilelik Süresince Gebenin Psikolojik Durumu Nasıl Olur?
- Kadının gebeliğinin ilk günlerinde, yorgunluk, bulantı, kusma, kokulara karşı hassaslık gibi fizyolojik belirtilerle birlikte hafif düzeyde depresif ruh hali görülebilir.
- Gebeliğin ilerlemesiyle annenin bebeğini ayrı bir varlık olarak hissetmesiyle beraber annenin bağımlılık duygulan artar, bebekle ilgili çeşitli fanteziler kurabilir, anne rolüne uyum sağlaması ile birlikte kendi annesiyle yaşadığı duyguları ortaya çıkarabilir. Bazı kadınlar bu dönemde kendilerine destek olabilecek bir anne modeli ararlar.
- Doğum yaklaştıkça, doğumun nasıl olacağı, çocuğun sağlığı ile ilişkili endişeler, kaygılar ön plana çıkar, uykusuzluk, huzursuzluk, yetersizlik duygusu yaşanır. Bu dönemde gebe kadın biraz çocuklaşır, daha hassas ve alıngan olur.
Hamilelik Süresince Ortaya Çıkabilecek Zorluklar Ve Ruhsal Sorunlara Karşı Neler Yapılmalı?
Gebe kadın hamilelik ve doğum sonrası hakkında doktoru tarafından bilgilendirilmeli, ortaya çıkabilecek sorunlara karşı yeterince aydınlatılması gerekir. Hamilelik ve doğum sonrası kadının eşinin tutumu ve desteği gebe için çok önemli ve belirleyicidir, ayrıca diğer aile fertlerinin desteğine bu dönemde daha çok ihtiyaç var. Gebe kadında psikolojik sorunların ortaya çıktığı dönemlerde, bir psikiyatrın yardımı gerekir.
Hamilelikte Eşin Tutumu Nasıl Olmalı?
Hamilelik süresince büyük bir stres altında kalan gebenin yoğun bir şekilde eşinin ilgisi ve desteğine ihtiyacı var. Erkek eşinin yanında olduğunu hissettirmeli, onun korkulu, kaygılı halinin azaltılması ve giderilmesinde yardımcı olmalıdır. Erkeğin yakın ilgisi ile gebe kadının kendine olan güven duygusu güçlenir. Erkek bu dönemde ne kadar çok sorunlarla iyi bir şekilde başa çıkabilirse gebe o denli kendini iyi ve güçlü hisseder. Ayrıca unutmamak gerekir ki erkek bu süre içerisinde kendini baba rolüne hazırlamalıdır.
Riskli Hamileliklerde Ne Gibi Psikolojik Sorunlar Görülür?
Anne yaşının ileri olması, şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve başka nedenlerle gebeliğin riskli olduğu durumlarda gebenin kişilik yapısına, ailesel desteğine ve içsel çatışmalarının yoğunluk derecesine bağlı olarak değişik tepkiler gelişebilir. Bu dönemde anne olabilme yönünde kadının kendine olan güveni sarsılır, sıkıntı, kızgınlık ve kendini suçlamalar, depresyon görülebilir. Bu tablo karşısında kadın- doğum uzmanı ile psikiyatristin işbirliği çerçevesinde gebe izlenmeli, gerektiğinde tedavi uygulanmalı.
Doğum Sonrası Gebenin Psikolojik Durumu Nasıl Etkilenir?
Annelik görevinin yeterince yerine getirilip getirilemeyeceğine ilişkin kaygılar ve çocuğun bakımı ile ilgili sıkıntılar sıkça yaşanır. Doğum sonrası ruhsal bozuklukların ortaya çıkışında hormonal nedenler, psiko sosyal faktörler ve ailevi nedenler etkilidir. Aile içi ilişkileri bozuk olan istenmeyen hamileliklerde, daha önce psikolojik rahatsızlığı olan gebelerde ruhsal problemlerin çıkması daha olasıdır. Kendi annesi ile sağlıklı bir ilişki kuramamış, çocukluğunda annesi ile çatışmalı bir dönem geçiren veya anneye aşırı bağımlı olan kadınların annelik rolünde uyum güçlükleri görülebilir. Gebe kadının annesi ile yaşadığı özdeşleşme yeterli değilse annelik görevini üstlenmekte yetersiz kalabilir.
Hamilelikte Görülebilen Psikolojik Rahatsızlıklar Nelerdir?
Doğum sonrası ilk haftada görülebilen yorgunluk, ağlama krizleri, huzursuzluk: yüzde 50 – 60 oranında görülür ve tedavi gerektirmeden 10- 15 gün içinde geçer.
Depresyon: Sıkıntı, isteksizlik, hiçbir şeyden zevk alamama, uykusuzluk, suçluluk duygulan, iştahsızlık, bedensel yakınmalar, dikkat eksikliği, yetersizlik duygulan ile kendini gösterir. % 10 oranında görülebilir ve psikiyatrik tedavi gerektirir. Daha önceden depresyon geçiren, ailelerinde depresyon öyküsü olan, sorunlu ve çatışmalı evliliği olan, zorlayıcı yaşam olayları, istenmeyen hamilelik ve çocuğun özürlü doğması doğum sonrası depresyonun gelişmesinde etkili olabilen risk faktörleridir.
3Doğum sonrası psikozu ( lohusalıkta psikoz): Doğumdan 2-3 hafta sonra ortaya çıkar, anlamsız konuşmalar, işitsel halüsinasyon, hezeyanlar ve bilinç dalgalanmaları gibi belirtiler görülür, çok seyrek (binde bir) görülür, ağır bir tablodur genelde yatırılarak tedavi edilir. Bu psikozun en önemli nedeni, hamilelik sırasında oluşan hormonal değişikliklerdir. Ancak bu farklılıklar her kadında psikoza neden olmuyor. Sadece genetik yatkınlık varsa, psikozla karşılaşılıyor.
Tedavi Nasıl Yapılmalı?
Doğum ve sonrası ortaya çıkan ruhsal bozuklukların tedavisi anne ve bebeğin sağlığı ve gelişmesi açısından çok önemlidir. Bu dönemde kadın- doğum uzmanı ve psikiyatrist işbirliği içerisinde anne ve bebek için en az sakınca yaratacak tedaviyi uygulamalıdır. Rahatsızlığın şiddeti ve boyutuna göre aileye danışmanlık, psikoterapi ve ilaç tedavisi önerilebilir. İlaç tedavisinin gerekli olduğu durumlarda (depresyon, doğum sonrası psikoz gibi) anne- bebeğin sağlığı açısından çok dikkatle davranılması gerekmektedir.