Romatizmal bir hastalığı olup da hamile kalmak isteyen kadınları uyarıyoruz. Çünkü bazı romatizmal hastalıklar düşüğe neden olabiliyor. Ayrıca kullanılan ilaçlar da bebekte gelişim geriliği yaratabiliyor.
Romatizmal hastalıklar sürekli ilaç kullanımı gerektiriyor. Böyle bir hastalığı olan kadınlar hamile kalmakta tereddüt ediyorlar. Kimi türleri hamilelik sırasında alevlenirken, bazı türlerinde hastalık baskı altına alınıyor. Hamileliğin romatizmal hastalıkları nasıl etkilediğine gelin beraber bakalım.
Hormonların etkisi
Hamilelik sırasında kadın vücudunda hormonların salınımına bağlı değişiklikler yaşanır. Metabolizmada bebeğin yabancı bir madde olarak algılanmaması için bir takım önlemler alınıyor. Bu önlemler alınmadığı taktirde düşük meydana gelebiliyor. Hormonal düzeyde yaşanan ve bağışıklık sistemiyle direkt ilgili olan bu önlemler bebeğin yaşamını sürdürmesine ve gelişmesine olanak tanıyor.
Hamilelikte östrojen hormonu artarken, annelik hormonu adı verilen ‘prolaktin hormonu salgılanmaya başlıyor. Bebeğin gelişimini sağlayan bu hormonun salgılanması bağışıklık sistemine de yansıyor. Hastalıklara karşı vücudu savunan bağışıklık sistemi iki şekilde metabolizmayı koruyor. Bunlardan biri hücresel sistem, diğeri antikor sistemi. Hamilelikte prolaktin hormonunun yükselmesi bağışıklık sisteminin hücresel kısmını baskı altına alırken, antikor düzeyinin yükselmesine neden oluyor. İşte bu durum bazı romatizmal hastalıkların alevlenmesini, bazılarınınsa hafiflemesini sağlıyor.
Hamilelikte eklem romatizması
Tıpta romatoid artrit olarak adlandırılan iltihaplı eklem romatizması olan kadınlar hamile kaldıklarında hormonal değişimler hastalığın belirtilerinin hafiflemesini sağlıyor. Hamile kaldıktan sonra romatoid artritli hastaların yüzde 75’inde iyileşme saptanmış. Bu nasıl mı oluyor? Bu romatizma türünde bağışıklık sisteminin hücresel kısmında yer alan T hücrelerinin rol oynadığı düşünülüyor.
Hamilelik sırasında salgılanan prolaktin hormonu bağışıklık sisteminin hücresel kısmını baskıladığından, dolaylı olarak T hücrelerinin üretimi ve etkinliği de azalıyor. Bu azalma direkt hastalığa yansıyor ve hastalık belirtileri azalıyor. Hamilelikten sonra prolaktin hormonu salgısında düşme yaşandığı için bağışıklık siteminin hücresel kısmındaki baskı kalkıyor ve T hücreleri tekrar etkinliğe geçiyor.
Yani hamilelik sırasında şikayetleri geçen romatoid artritli bir hastanın, hamilelikten 3-6 ay sonra hastalığı nüksedebiliyor. Metabolizma ne kadar koruyucu bir etki yaratsa da hastalığın ilerlememesi açısından ilaç kullanmak gerekiyor. Fakat ilaçlar bebekte gelişim geriliği yarattığı için dozunun ve türünün iyi ayarlanması gerekiyor.
İlaçların kullanımının hamile kalmadan en az 3 ay önce bırakılması gerektiğini belirtiyor. Özellikle kinin türevi ilaçlar ve altın tuzları bebeğe zarar verebiliyor. Doktor dikkatli olmak şartıyla kortizon ilaçlarının kontrollü ve az dozda verilebileceğini belirtiyor. Ancak genel olarak doktorlar bu hastalığın tedavisinin mümkün olduğunu, hastalığın tedavisi yapıldıktan sonra hamile kalmanın daha uygun olacağını belirtiyorlar. Anneden bebeğe hastalığın geçme olasılığı yok.
Hamilelikte lupus hastaları dikkat
Lupus, romatizmal hastalıklar içinde görülme sıklığı 2. sırada olan bir hastalık ve kadının hamile kalma olasılığını azaltıyor. Düşük, bebekte büyüme geriliği, prematüre doğum, hamilelik zehirlenmesine de neden olabiliyor. Hastalığın hamilelik sırasında alevlenme olasılığı ise yüksek. Hamilelik sırasında lupus meydana gelirse, ölü doğum riski yüzde 50’lere çıkabiliyor. Lupusta bağışıklık sisteminin antikor üretimi artıyor ve bunlar vücudun kendi dokularına saldırıyor.
Hamilelik sırasında bağışıklık sisteminin antikor kısmının üretimi arttığı için hastalık hamilelikte alevleniyor. Eklemlerde sızılar, deride lekeler, organ tutulması yapan hastalık, böbrekleri etkilediğinde tehlikeli olabiliyor. Lupus nefriti denen bu durumda hamile kalmaktan kaçınmak gerekiyor. Çünkü annenin ve bebeğin hayatı tehlikeye girebiliyor.