in

Eşler Arasındaki Cinsel Soğukluk ve Cinsel Terapi

İçindekiler

Gönderi paylaş:

Terapi seansları tabii ki insanı baştan aşağı değiştirmez. Ama kişinin duygularında şaşırtıcı gelişmeler yaratabilir. Erotik arzular, ağırlaşmış kan dolaşımını canlandırmak gibi tekrar harekete geçirilebilir mi? Veya trankilizanla sinirleri yatıştırmak gibi yüksek uyarım açığa çıkarabilir mi? Ağır bir gribi iyileştirmek gibi, isteksizlik de giderilebilir mi? Herkes, elbette etkisi olur diye düşünebilir. Şayet cinsellik gibi hassas konular olmasaydı, bir ilişkide her şey çok güzel yolunda gidebilirdi. Yani çiftler birbirleriyle çok iyi anlaşabilirler, fakat yine de cinsel yönden soğuk olabilirler. Veya seks yaptıklarında ya erken ya da hiç boşalmazlar. Sevebilir fakat arzulamazlar, arzulayabilir ama cinsel birlikteliği gerçekleştiremezler.

Konuyla ilgili uzmanlar şöyle açıklama yapıyorlar: “Bu konuda yardım arayan birçok insan, kendilerinde neyin ters gittiğinin farkında bile değiller. Utanırlar ve kendilerini suçlarlar. Bazıları bedenlerini kontrol altına alamadıkları için ciddi anlamda sinirsel problemler yaşar.” Cinsel konularda sadece kadınlar bir uzmana başvurmuyor. Bu konuda bilgi isteyen erkeklerin sayısı da çok fazla. Çünkü onlar ne ereksiyonda ne de orgazmda rol yapamadığından, cinsel problemlerini gizleyemezler. Kadınlara kıyasla erkekler daha fazla cinsel baskı altına girerler, yine de bazı sorunlarını eşleriyle paylaşabilirler.

Uzmanlara göre cinsel konularda en çok rastlanan problem, isteksizliktir. Bunun yanında birçok kadın, orgazm olmakta zorlandığını veya hiç yaşamadığını belirtir. Çoğu erkek ise cinsel birleşmede daha uzun süre dayanabilmek istediğini veya cinsel organının yeterince sertleşmeyeceğinden korktuğunu belirtir. Danışmanlar yardımıyla cinsel sorunların çözülebilmesi kesinlikle imkansız değildir, çünkü cinsel yaşam değişebilir. Tabii ki bu bir günden diğer güne olmaz. Danışmanlar çözüm arayan kişilere yapması gerekenleri veya doğru cinselliğin nasıl olduğunu anlatır.

İyi bir terapist dinlemesini ve yönlendirmesini bilir

Psikologların yardımları sorunlara göre farklı olur, ancak öncelikle “yanlış yapıyorum” duygusunun oluşturduğu baskı giderilmelidir. Ancak ondan sonra hep beraber isteksizliğin veya erken boşalmanın sebepleri araştırılır. Eğer danışmaya gelen kişi meraklıysa, çözüm bulmak kolay olur. Çünkü ilgili olan insan problemi üzerine düşünür, dinler, dener; yani pasif olmaz. Bu sebeple ilgili olmak, danışma programının başarıya ulaşması için büyük bir etkendir. Bu terapilerde başarısız olmanın en büyük etkeni de, danışmaya gelen kişinin partneri olur.

Bazen kişilerden biri terapi esnasında yalnız kalmamak için esini de yanında getirir ve konuşma esnasında özel yaşantılarında olduğu gibi fikirsel çatışmalara girebilirler. Eşler karşıt düşüncelerde olsalar bile, bir süre sonra her şey yoluna girer. Çünkü iletişimin olduğu yerde gelişmeler de olur. Ayrıca eşler birbirinin ne demek istediğini anlamaya çalışırlar ve ilişkileri üzerine düşünürlerse, bazı şeyler harekete geçmeye hazır demektir.

Yıllarca süren ilişkilerde bile birçok çift, iletişimlerinin sağlam olduğuna inandıkları halde, sevişirken birbirinin neler hissettiğini bilmezler. Cinsel dayanışma terapileri çok fazla zaman almaz. Çoğu çift 5 – 10 seanstan fazlasına ihtiyaç duymaz. Hatta bazen birkaç saatlik görüşme bile, kişilerin cinsel sorunlarının kafalarına taktıkları meselelerin baskılarından kaynaklandığını açığa çıkarabilir. Fakat terapi uzun sürse bile, herkese ihtiyacı olduğu kadar zaman verilir.

Mesela cinselliğe karşı soğukluk sadece eşler arası sorunlardan kaynaklanmaz. Buna, kişinin sürekli kendisini sorgulaması ve arzuları üzerinde çok fazla durması da sebep olabilir. Eğer söz konusu isteksizlikse, kişilere, arzularının ne zaman yoğunlaştığı ve ne zaman tamamen yok olduğu sorulur. Birçok kadının bu konuda verdiği cevap aynıdır; eşleri yakınlarında olmadığı zaman onları daha fazla arzularlar.

Cinsel arzuyu yok eden klasik sebep:

“Banyoda aynanın karşısında çıplak duruyorum, eşim birden göğsümü tutuyor. Ne istediğini hemen anlıyorum ve kendimi kötü hissediyorum. Zaten onunla ender sevişiyorum, birde böyle davranarak isteğimi tamamen yok ediyor.” Uzmanlar, cinsel arzunun zorla oluşturulamadığını, isteksizliğin de çok doğal ve güncel bir duygu olduğunu söylüyorlar. Ayrıca istek, vücuda bir dayatma geldiğinde birden yok olabilir. Zorlama olmadığında da istek gelir.

Danışmaya gelenlere, arzulu olmanın zorunlu olmadığı anlatılır. Çünkü baskıya girince gevşeme olmaz, gevşeme olmayınca da arzulama olmaz. Baskıyı yok etmek birçok durum için önemlidir. Hatta ereksiyon olmakta güçlük çeken erkekler için bile. Çünkü onun sorunu özellikle korkudan kaynaklanır. Çoğu erkek yüzde yüz başarılı olmak ister. Eğer cinsel organı bir kere bile tam erekte olmaz veya kalmazsa, hemen güvensizliğe girerler. Sonrasında kendilerini, acaba ereksiyon güçlerini kaybediyorlar mı diye tedirginlikle incelemeye başlarlar. Sorun erkeğin vücudundan kaynaklanmaz, yetersiz kalma korkusu onu yönlendirir.

Kendine karşı saygılı ve dürüst davranmak

Dürüstlük, hem günlük yaşantıda, hem de cinsel hayatta yararlıdır. Çoğu çiftler bu gerekliliğin farkında bile olmazlar. Önce baskılarının sebeplerini bulmaları gerekir. Ortalama 20 yaş civarlarında bir başka çift birbiriyle çok fazla yakın olmadan dolayı birbirine karşı cinsel isteklerini yitirirler. Anlamsız bir şekilde farklı faaliyetlerde bulunmanın veya ayrı görüşlerde olmanın ilişkiye zarar vereceğini düşünürler. Ancak aralarına bir mesafe koyduklarında, birbirlerine karşı tekrar heyecan duymaya başlarlar.

Sürekli karşıdaki insanın iyi olmasını düşünerek kendi isteklerini arka plana atmak da baskıyı oluşturur. 35 yaşlarında bir adam erken boşalma sebebiyle terapiye gelir. Terapist ona eşiyle bir süre ilişkiye girmemesini, sadece birbirlerini karşılıklı okşamalarını önerir. Adam bunu denedikten sonra kendini pasif hisseder ve bundan rahatsızlık duyar. Okşamaya karşılık vereceği yerde, tedirgin olur ve bundan zevk almaz. Eşine sürekli kendisini çekici bulup bulmadığını ve ondan zevk alıp almadığını sorar. Sonuçta erken boşalmasının sebebi, bilinç altında eşinin onunla sevişmekten hoşlanmıyor olabileceği korkusundan kaynaklanır.

Cinsel Terapi İşe Yarıyor Mu?

Sürekli eşini düşünmekten vazgeçtikten ve biraz bencilleştikten sonra boşalmasını kontrolü altına alabilir. Terapistin yorumuna göre, eşi için çok fazla uğraşmasa da, eşinin onu sevmeye devam ettiğini hissettikten sonra her şey yoluna girecektir. Bazen karşılıklı konuşmak, cinsel problemleri çözümlemeye yeterli olur. Bu konuda ayrıca ev ödevleri de yararlıdır. Uzmanlara göre ev ödevlerinin amacı, terapistlerin öngördüğü şekilde iyi seks yapmak değil, sadece denemeler yapmaktır. Bu çalışmalar gizli kalmış duyguları uyandırmalıdır.

Örneğin; birleşme yerine, sadece okşanmanın nasıl bir şey olduğunu keşfetmek, partner pasif davranırsa kendinin nasıl hissedeceğini anlamak veya ereksiyonu azalttıktan sonra neler olabileceği gibi deneyimler söz konusu olabilir. Klasik bir ev ödevinde ise, çift sadece birbirini karşılıklı okşamayla ereksiyon olma hazzını tadar. Birçok çift bu deneyde, hiçbir zorunluluğun olmamasının fazla ereksiyona yol açtığını öğrenmiştir. Boşalamayan kadınlar için sık önerilen deney ise, vücutlarını izleyip dokunmaları ve hissettiklerine kendilerini vermeleridir. Çünkü kadın ancak zevk aldığı noktaları keşfettikten sonra, nelerin kendisine haz vereceğini anlar.

Uzmanlara göre ev ödevlerinin amacı, tüm konuşulanların tam anlamıyla yerine getirilmesi değil, çiftlerin bu konuşmalardan sonra neler yaşayacağıdır. Bazı durumlarda verilen ödevler de önemli değildir, çünkü kişinin buna verdiği tepki bile o kişi hakkında iyi bir ipucu olabilir. Verilen diğer ödevler ise cinsellik içermez, sadece rahatlamaya yöneliktir: Her şeyi tam doğru yapmamalı, biri çağırdığında hemen kabul etmemeli, kendi fikirlerini söylemeli, hayır da diyebilmeli, bir akşamüstünü tembellikle geçirebilmeli, düzenli olarak kendine keyifli anlar yaratmalı. Bütün bunlar insanın kendini iyi hissetmesini sağlar. Kendini başkalarına karşı sorumlu hissetmek, sürekli diğerlerine göre hareket etmek, kendi duygularını atlamak gibi davranışlar iyi sonuçlar vermez.

Vücudun cinselliğe yanıt vermemesi, bir eksikliğe işaret eder. Bazı uzmanlar terapilerinde vücuda üçüncü şahıs muamelesi yaparak, onun arzularını ve ne gibi durumlara tepki vereceğini öğrenmeye çalışırlar. Cinsel problem yaşayan insanların vücutları çoğunlukla kendini iyi hissetmez: Çünkü sadece karanlıkta soyunabilir. Çünkü aynaya lütufkar bir bakış atamaz. Çünkü sürekli kıyaslanır. Çünkü yorgun, şaşkın veya güvensiz olsa da, sevişmek zorundadır. O zaman da kendini kullanılmış hisseder. Sorun vücutta değildir; cinsel arzular kişinin ürettiği nedenlerden yok olur.

Sağlıcakla Kalın.

#Beğendiyseniz Yıldız Vermeyi Unutmayın!

Yazar: Annemce

Annemce, kadın ve çocuk sağlığı, hamilelik, bebek sağlığı, tüp bebek konularında bilgili uzman kişilerden oluşmaktadır. Sorularınızı Lütfen Yorum Bölümü veya Soru Cevap Forumundan Bizlere İletebilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir