Masanın üzerindeki ufak bir leke veya ortasından sıkılmış bir diş macunu tüpü için kavga etmek komik ve saçma sebeplerdir. Ruh halinin ne olduğunu tanımlamak zor. Ama yaşantımızdaki her şeye rengini verdiğini söyleyebiliriz: Örneğin, güne başlarken duyduğumuz istekliliğe, çalışırken veya alışveriş yaparken hissettiğimiz canlılığımıza, sevdiğimizle geçireceğimiz akşama (kavga mı edeceğiz, hoşça vakit mi geçireceğiz vs.)…
10 yıldan daha uzun bir süre duygular ve ruh hali üzerinde çalışan psikolog Randy Larsen sıradan insanların her 10 günün üç gününü sıkıntı, keder veya can sıkıntısından kurtulmaya çalışarak geçirdiğini saptamış. Bu sıkıntılı günler ister istemez karıkoca ilişkilerine ve aile hayatına da yansır. Yine o günlerde ufak tefek ve basit meseleler bazen büyük tartışmalara yol açar, hatta normal günleri bile zehir eder. Halbuki yaşamı kolaylaştırmak ve huzurlu yaşamak ufak bir gülümsemeye ve anlayışa bağlıdır.
“Haydi gülsene!”… Bu cümleyi tanıyor musunuz? Yemeği hazırladığınız sırada kesinlikle sinirli değilsinizdir. Ta ki eşiniz yüksek bir ses tonuyla “Neden ekmeği her seferinde bu kadar kalın kesiyorsun?” diye soruncaya kadar… Eşiniz bu cümleyle ayağınıza basmış olur ve “Sofrada hiç ekmek olmamasından kalın dilimler olması daha iyi!” diye cevap verirsiniz.
Bunun üzerine tartışma başlar: Eşiniz “Ne yani? Bu evde benim hiç söz hakkım olmayacak mı? Hiçbir şeye karışamayacak mıyım?” diyerek ortamı daha da gerginleştirir. Herhalde giderek yoğunlaşan bu tartışmayı düşünebilirsiniz. Bir kelime bir başkasını doğurur ve sıfıra sıfır elde var sıfır!
Çiftler arasında yaşanılan anlamsız bir tartışma
Kavgayı ya da cevaplarınızı esprili bir biçimde vermeyi deneyin. Eşinizin sorusunu bağırmadan, sakin bir biçimde ve gülerek ‘Bana bu problemi çözmem için bir plan yapsana!’ diye cevaplayabilirsiniz. Bu şekilde konuşmanız hem anlaşmaya varmanızı, hem de birlikte eğlenmenizi sağlar. Tabii buna karşı ‘Ama o durumda öyle sinirleniyorum ki, kendimi nasıl tutabilirim? Hele gülmek o an için neredeyse imkansızlaşıyor’ diyebilirsiniz. Yanılıyorsunuz! Çünkü gülmek en iyi ilaçtır. Kızmak sadece ruhsal değil bedensel olarak da bizi sinirlendirir: Kalp atışları hızlanır,
Aile içi tartışmalarda soğukkanlı davranın
Sinir sistemi gerginleşir ve mide asitleri yanmaya yol açar. Gülmek sayesinde sinir sistemi yumuşar, kan basıncı normale döner ve beyin mutluluk hormonları üretir.
Espri, doğal bir stres silahıdır. Peki boğazınız düğümlenircesine sinirlendiğiniz zaman ne yapmak gerekir? Çok derin bir nefes alıp, üçe kadar yavaş yavaş sayın. Ayrıca söylenen söz anlamsızsa, cevap vermek yerine ortamı terk etmeyi deneyin. Karşılık vermek ise bu gibi durumlarda yapılan en kötü davranışlardan biridir. Karşılık verildiği zaman insanların hiddeti karşısındakinin boğazını sıkacak kadar çoğalabilir. Tabii ki soğukkanlılık bir günde öğrenilebilecek bir duygu değildir. Ama sakinliği tarzınız haline getirmek, yaşamı daha kolaylaştırır.
Tartışmanın kolayca açılabileceği durumlarda soğukkanlı olmayı deneyin. Ve unutmayın ki masanın üzerindeki leke veya ortasından sıkılmış diş macunu tüpü için kavga etmek saçma sebeplerdir. Çoğunlukla da bu konulardan olmadık başka konulara atlanılır. Tüm bunlar hiçbir zaman sinirlenmemenizi gerektirmez. Örneğin eşinizin sizi çocukmuşsunuz gibi eğitmeye çalışması üzerine (yine de ses tonunuzu ayarlayarak) ciddi bir konuşma yapabilirsiniz. Ama küçük gereksiz konular için parlamak, size sonuç getirmeyecek davranışlardır.
Düşünün bir kere
Başkalarının bu tür kavgalarını duyduğunuz zaman oldukça komik bulursunuz. Sinemalarda izlediğimiz filmlerde de bu tür saçma kavgalar sadece komedi sahneleri için kullanılır. Bu tür sahneleri akıl almaz ve anlamsız bulup güleriz. Fakat aynı sorunu kendi evimizde yaşadığımız zaman olay ciddiyete biner ve tartışma büyür. Bir öneri: Esprili bir tartışmada sizin ve eşinizin gireceği ve yapacağı komik durumları düşünün. Sahneyi gözünüzün önünde canlandırıp bir seyirci gibi izleyin. Ortam mutlaka hoş gözükecektir. Hatta böyle bir konudan dolayı tartışma açıldığı için kendinizi ve eşinizi komik bulacaksınız.
Tartışma başlarken eşinize bir öpücük göndermeniz, ona komik bir surat ifadesi ile bakmanız eşinizin de ister istemez gülümsemesine hatta size uyum sağlamasına yarayacaktır. Ama yapacağınız esprilerin veya yüzünüzde belirecek gülücüklerin sizi gerçekten rahatlatması çok önemli. Ayrıca partnerinizin de sizin gibi aynı hazzı alarak tartışmayı esprili bir biçimde sürdürmesi gerekir. Kısacası aynı ortamda karşılıklı olarak hem eğlenmek, hem de eğlendirmek anlamsız bir tartışmayı eğlenceli bir hale getirir.
Sağlıklı ilişkilerde her tür duygu yaşanır
Gülmek çoğu zaman çok yüzeysel olarak geçiştirilir. Ama tartışma, kavga ya da ciddi bir konu üzerinde konuşmak içseldir, tüm dikkat yoğunlaştırılır. Anlamsız konular üzerinde bu ciddiyeti bozarak daha doğrusu yarı yarıya hem tartışmak, hem de gülmek partnerinizle daha iyi iletişim kurmanıza da yardımcı olur. Tartışmayı zevkli bir hale getirdiğinizde partnerinizin de buna katılıp katılmadığını test edin. Espriler kötü giden ilişkileri dahi kurtarabilir.
Birlikte yaşayan insanlar birbirleriyle uyum içinde olduklarından zamanla veya başlangıçtan itibaren güldükleri konular ve espriler aynı olur. Bundan dolayı partnerlerden birinin espri yapması, karşısındakini de havaya sokmak için yeterli olur. Peki her problemi komiklikler mi çözmek gerekir? Veya belirli bir zaman sonra espriler bitirilmeli mi? Doğal olarak herkesin sabrı farklı sınırlar içindedir. Karşınızdakinin hislerini sezebilir ve ona göre davranabilirsiniz. Prensip olarak yaşamın yarısında gülmeye ve espriler yapmaya karşı değiliz. Çünkü bu şekilde davranmak en zor problemleri dahi rahatlıkla çözmemize yardımcı olur.
Örneğin birçok sorunu daha sonra arkadaşımızla birlikte nasıl gülerek ve eğlenerek konuştuğumuzu hepimiz hatırlarız. Hatta kadınların samimi arkadaşlarıyla kendilerini üzen bir erkek için “aptal herif’ gibi tamlamalar kullanarak dertleşmeleri sakinleşmeye neden olur. Bir başka deyişle partnerler her zaman birbirlerinin davranışlarına dikkat etmeli, yeri geldiğinde övmeli yeri geldiğinde tartışmalıdır. Çünkü sağlıklı bir ilişki her tür duyguyu birlikte yaşamayı gerektirir.
Sağlıcakla Kalın.
