in

Erken Doğum Ve Prematüre Nedir?

İçindekiler

Gönderi paylaş:

Erken Doğum her anne baba adayı için endişe uyandırır. Bazı bebekler doğuştan sabırsızdır ve erken doğarak annelerin tüm planlarını alt üst ederler. Hemen hemen bütün gebeliklerde bebeğin çeşitli nedenlerden dolayı erken doğması ihtimali vardır. Önemli olan bu tür ihtimallerin erken saptanması durumunda doğumun tam donanımlı neonatoloji ünitesine (yenidoğan ünitesi) sahip bir hastanede gerçekleşmesini sağlamaktır. Peki, neonatoloji ünitesi nedir? Bu sorunun yanıtını Uzmanlar şu şekilde açıklıyor: “Neonatoloji; yenidoğan bilim dalı demektir. Hayatın ilk 28 gününü yani yaklaşık olarak ilk ayını içerir. Bu dönemin önemi şuradan kaynaklanır: Yenidoğanların diğer çocuklara oranla oldukça fazla farklılıkları ve ihtiyaçları bulunur. Ve bu farklar nedeniyle de diğer çocuklardan ayrı bir bilim dalını gerektirirler.”

Erken doğum nedir, kimlere prematüre denir?

Erken (prematüre) yenidoğanlar, yeni doğanlar grubunun içinde daha da farklı bir konumda bulunurlar. “Term bebek” ya da “miyadında bebek” olarak adlandırılan bebekler; 37 gestasyon haftasını, yani gebelik boyunca 37 haftalarını doldurmuş olarak doğan bebeklerdir. “Preterm” ya da “prematüre” denilen bebekler ise; bu 37 haftayı doldurmadan dünyaya gelen bebeklerdir.

Erken doğuma yol açan etkenler

  1. Anne yaşının 18 yaştan küçük, 35 yaştan büyük olması.
  2. Ailenin sosyo – ekonomik d düşük olması.
  3. Annenin eğitim düzeyinin düşük olması.
  4. Annenin geçirdiği bazı kronik rahatsızlıklar.
  5. Kalp, böbrek rahatsızlıkları, şeker hastalığı, hipertansiyon gibi.
  6. Akraba evlilikleri Ailede başka anomalili çocukların bulunması

Bu gibi faktörler erken doğum riskini gündeme getirir. Annenin; suyunun erken boşalması, ağrılarının başlaması, bunlarla birlikte kendini iyi hissetmemesi gibi nedenler bir erken doğumun habercisidirler. Bu gibi durumlarda doktora gitmek gerekir.

Erken doğan (prematüre) bebeklerin sorunları nelerdir?

Prematüre bebeklerin farklı bir konumda bulunmalarının birçok sebebi vardır: Bu bebeklerin bütün sistemleri zamanında doğan bebekler kadar iyi gelişmemiştir. Prematüre bebeklerin özellikle akciğerleri gününde doğan bebekler kadar gelişmemiş olduğundan; soluk alıp, vermeleri daha farklıdır, dolayısıyla kanın oksijenlenmesi daha az olur. Bu prematüre bebekler bazen o kadar ağır bir solunum yetersizliğiyle doğarlar ki, onların vantilatör denilen bazı özel solunum aygıtlarına bağlanmaları gerekebilir. Bu aygıt oksijen vererek akciğerin açılmasını, yani solunumu sağlar. Bebekler geçici bir süre kendi akciğerlerini çalıştıramadıklarından, bu aygıtlara bağlı olarak solunum yaparlar.

Dolayısıyla bebeğin akciğerlerine daha iyi ve düzenli hava gitmiş olur, kanın oksijenlenmesi daha iyi olur. Bu da bebeğin beynine yeterli oksijenin gitmesi demektir. Akciğer sorunu erken doğan bebeklerin sorunlarının içinde ilk sırada gelir. Bu sorunu beyin ve damar gelişimi sorunları izler. Bebeklerin tansiyonundaki en ufak bir oynama veya bu bebeklerin kısa süreli dahi olsa oksijensiz kalmaları büyük sorunlara yol açar. Oksijensiz kalan beyin zedelenmeye çok müsaittir. Böyle bir durumda çok hassas olan beyin damarları kanayabilir, özellikle prematüre bebeklerde.

Bebekler çok kolay beyin kanamasına girebilirler

O nedenle bebeklere doğru zamanda doğru işlemler, işin uzmanları tarafından çabuk yapılmalıdır. Prematüre bebeklerin böbrekleri de iyi gelişmemiştir. Bu bebeklere çok fazla sıvı verilirse, örneğin serum verilirken miktarı iyi ayarlanmazsa, böbrekleri iyi çalışmadığı için; bebekte sıvı yüklemesi olur ve bu durum kalp yetmezliğine yol açar. Dolayısıyla böbrekleri iyi gelişmemiş bebeğin hayatını devam ettirebilmesi çok daha zordur.

Prematüre bebeklerin mide – bağırsak sistemi de iyi gelişmemiştir. Enzim denilen ve vücutta birtakım hormonların çalışmasını, bazı biyolojik işlevlerin yerine getirilmesini sağlayan maddeler vardır. Prematüre bebeklerde bu enzimler yeterli düzeyde değildir, bunların salgılanması azdır. O nedenle bazı bebeklerde birtakım fizyolojik fonksiyonlar yeterince yapılamaz. Bu bebeklerin ayrıca rezervleri de azdır. Karaciğeri yeterince olgun değildir. Bu nedenle yeterince şeker depolayamazlar. Bebek bu durumda yeteri kadar beslenemez veya bebeğe yeterli şekerli sıvı verilmezse, bebek kolaylıkla hipoglisemiye girer, yani kan şekeri düzeyi düşer. Kan şekeri düzeyinin düşmesinden en kolay beyin etkilenir ve dönüşümü olmayacak şekilde hasar görür. Bütün bunlar birbiriyle çok yakından ilgilidir. Neticede bebeğin olgunlaşmadan doğması vücuttaki bütün aksaklıkların birbirini etkilemesine neden olur.

Erken doğanların özel bakımı

Özel bakım ünitesine alınan bebeklerin anneleri buraya istedikleri zaman girebilir, bebeklerini burada emzirebilirler. Annelerin bir süt odaları vardır. Eğer bebek ememeyecek kadar küçükse, anneler bu odada sütlerini pompalarla sağarlar. Bu süt bebeğe sondayla veya hemşireler tarafından verilir. Daha büyük bebekler ise doğrudan annenin kucağına verilerek emzirilirler. Dolayısıyla 1,5 kiloluk bir bebek bile annesinden ayrılmamış olur.

Anneler üniteye girmeden üzerlerini değiştirip, steril önlükler giyerler, ellerini yıkarlar. Bebeklerin “ten teması” denilen dokunmaya ihtiyaçları vardır. Bu dokunmayla bebeklerin kilo alımları, gelişimleri daha iyi olur. Bu araştırmalarla kanıtlanmış bir durumdur. Ayrıca anne bu süre içinde bebeğe adapte olur, bakımını öğrenir. Hatta babaların bile ten teması sağlanmaya çalışılır. “Minimal handling” denen altın kurala göre; bebekleri oldukça az ellemek gerekir. Bundaki amaç; prematüre bebeklerin enfeksiyon kapmasını engellemek ve onları dış uyaranlardan korumaktır. Çünkü dış uyaranlar onlarda büyük travmalara, strese yol açar, kan basıncında ani oynamalar olabilir ve bunun sonucunda kanamalar ortaya çıkabilir. Bu sebeple bebeği sadece bir tek doktor ve bir tek hemşire kontrol eder, izler. Ancak gerekli durumlarda ikinci bir doktor kontrol eder.

Yenidoğan Ünitesinde Nelere Dikkat Edilir

Bebekler yoğun bakım aşamasında mümkün olduğunca az ellenir. Daha sonraki aşamada annesine alışmasına özel bakım servisinde izin verilir. Beslenmeleri normal doğan bebeklere oranla daha farklıdır. Anneye bunun eğitimi verilir. Bebekler aşağı yukarı 2.000 grama geldiklerinde hastaneden çıkarlar. Annenin deneyimli olması da bebeğin bakımı için çok önemlidir. Anneler burada bebeğin bakımını, nasıl besleneceğini, nasıl yıkanacağını görür ve öğrenirler. Göz, ağız bakımlarını öğrenirler. Bebeklerin ileride nörolojik sekelli olmamaları, spastik olmamaları için bu bebeklere masaj yapılır ve bu masaj anneye öğretilir. Bu eğitimler verildikten sonra bebek hastaneden çıkar ve bir hafta sonra kontrole çağrılır. İlaç alıyorsa bunun takibi yapılır. Aşıları da diğer bebekler gibi uygulanır. Bu bebekler belli aralıklarla 5 yıl kadar takip edilirler.

Yenidoğan ünitelerinin kuruluş amaçları nelerdir?

Bütün bu nedenlerle bebeğin hayatını devam ettirebilmesi için özel bazı koşullara gereksinimi vardır. Yeni doğan üniteleri de işte bu özel gereksinimleri karşılamak için kurulmuş üniteleridir. Yeni doğan bebeklerin çoğu kuvöz dediğimiz üzeri şeffaf camla kaplı yataklara konur. Bu prematüre bebeklerin vücut yağları az olduğu için, vücut ısıları da azdır. Bu durum hipotermi olarak adlandırılır. Ancak bebekler kuvözlere konarak, ısıtılırlar. Kuvöze konan bebekler ayrıca etraftan da izole edilmiş olurlar. Olgunlaşmadan doğmuş oldukları için, bu bebeklerde enfeksiyonlara karşı direnç gelişimi son derece düşüktür. Anneden bebeğe antikor denilen ve bebekleri hastalıklardan koruyan koruyucu maddeler geçer. Fakat bu maddelerin geçişi 34. haftadan önce son derece düşüktür. Eğer bebek 34. haftadan önce doğarsa, o zaman bu bebeğin enfeksiyonlara karşı direnci son derece düşük olur.

Dolayısıyla bu bebekleri özel yerlerde tutmak gerekir. Kuvöze konan bebekler bir tür izolasyona alınmış olurlar. Zaten odalara girerken özel önlükler vardır, saçlar toplanır, çalışanların tırnakları kısadır, takı kullanmazlar, eller yıkanmadan odaya girilmez. Her bebeğe yaklaşılırken el tekrar yıkanır. Bütün bu titizlik bebeği enfeksiyonlardan korumak için gereklidir. Bebek alete bağlı değilse, fakat oksijene ihtiyacı varsa, oksijen başlıklarıyla kuvözde oksijen de verilebilir.

Prematüre Bebekler Hassastır

Prematüre doğan bebekler ayrıca dışarıdan gelen uyaranlara karşı çok hassastırlar. Bu uyaranlardan biri gürültü, diğeri de ışıktır. Bebeklerin ışık ve gürültüden belirli düzeyde korunmaları gerekir. Bebeklerin zedelenmemeleri, ileride duyma ve görme bozukluklarıyla karşılaşmamaları için gürültü ve 1şıktan izole edilmeleri gerekir. Ancak ileri derecede prematüre olan bebeklerde bu izolasyona rağmen işitme veya görme bozuklukları ortaya çıkabilir. Tıp daha önceleri prematüre bebekleri yaşatmak için mücadele verirdi, günümüzde ise 900 gramlık bebekler dahi yaşatılabiliyor. Bu nedenle artık pramatürelerin yan sorunları ile ilgilenilmeye başlandı. Örneğin prematürelerin “prematüre retinopatisi” denilen özel bir görme sorunları vardır.

Bebeğin göz retinasında, damarlanmada bir bozukluk olur. Bu da gözün olgunlaşmasındaki bozukluktan kaynaklanır. Günümüzde bu tür sorunların çözümleri araştırılmaktadır. Prematüre bebekler de kendi içlerinde gruplara ayrılırlar. Şöyle ki; eğer bir bebek hem prematüre hem de aynı zamanda intro uterin gelişme geriliği denilen sorunla (yani kendi akranlarına göre doğum ağırlığı düşük olarak) doğarsa, bu bebekte ayrıca bazı sorunlar da görülür. Örneğin 33 haftalık bir bebek 1 kilo 800 gram olarak beklenirken 1.000 gram doğarsa, bu akranlarına göre düşük doğum tartılı bir bebektir. Onun da bazı özel sorunları vardır. Bütün bu sorunların incelenmesi özel bilgi gerektirir. Ünite de bu amaçlarla kurulmuştur, bunun hizmetini verir.

Doğum için hastane seçilirken, bu seçim ne şekilde yapılmalıdır?

Eğer normal ve sağlıklı bir hamilelik dönemi geçirilmişse, doğum herhangi bir klinikte yapılabilir. Riskli gebeliklerde ise (kan uyuşmazlığı, daha önce yaşanan düşükler, erken veya ileri yaş gebelikleri…) anne bir üniversite hastanesinde takibe alınmalıdır. Ayrıca her iki doğum arasında 2 yıl gibi bir süre olmalıdır. Bu süre rahmin kendini toparlaması için gereklidir. Daha erken olan gebeliklerde de doktor kontrolü gerekir.

Sağlıcakla Kalın.

#Beğendiyseniz Yıldız Vermeyi Unutmayın!

Yazar: Annemce

Annemce, kadın ve çocuk sağlığı, hamilelik, bebek sağlığı, tüp bebek konularında bilgili uzman kişilerden oluşmaktadır. Sorularınızı Lütfen Yorum Bölümü veya Soru Cevap Forumundan Bizlere İletebilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir