in

Çocuğumuzu Tanımanın Yolları Nelerdir?

Gönderi paylaş:

Bebeklerin bile kendilerine has, değişmeyen mizaçları vardır. Çocukların açığa vurdukları birtakım davranışların sadece dıştan gelen etkilerden değil, kendilerine ait mizaçlarından kaynaklandığı düşünülmektedir.

Araştırmalar, çocukların hemen doğumdan sonra bile birbirinden çok farklı özelliklere sahip olduklarını gösteriyor. Bazı çocuklar sakin ve uysal olurken, bazıları ise tez canlı ve heyecanlı olur. Gerçi, yeni doğmuş bebeklerin bu tip özellikleri tamamen kalıcı sayılmaz. Yine de karakteristik özellikler, 4. ile 8. haftalardan sonra belirginleşir.

Modern psikolojinin “mizaç” kelimesiyle ifade etmek istediği anlamla, kişilerin anladıkları anlam farklı olabilir. Bu kavrama ilişkin, ilk olarak Eski Yunanlılar döneminde Hipokrat’ın ortaya attığı dört özellik akla gelir. Bu özellikler artık yetersiz ve geçerli olmasa bile, şöyle sıralanabilir: Öfke, sıcakkanlılık, içine kapanıklık, melankoli.

Bazı uzmanlar uzun yıllar, kişilerin kendilerine has özelliklerini tam olarak karakterize etmekle meşgul olmuşlar. Bu araştırmacılar mizacı davranış biçimleri olarak açıklarlar. Yani insan mizacı; kişinin ne kadar hareketli  olduğunu, çevresine ne kadar hızlı uyum sağladığını, mutluğunu veya öfkesini ne şekilde ve yoğunlukta ortaya koyduğunu açıklar.

Bu araştırmacılar, çocuklarda görülen davranış yumağından oluşan özellikleri dokuz ayrı tanımlamayla verirler. Bunlar;

1-AKTİVİTE: Burada çocuğun motorsal aktivitesi ifade edilir. Yani, çocuk çok hareketli mi, yoksa daha çok sakin mi? Oyun oynarken fazla koşuşturuyor mu, yoksa daha hareketsiz oyunlar mı tercih ediyor? Yarım saat ses çıkarmadan oturabiliyor mu, yoksa sürekli konuşuyor mu?

2-DÜZENLİLİK: Burada çocuğun biyolojik fonksiyonları söz konusu. Mesela, uyku veya tuvalet düzeni var mı, iştahlı mı?

3-YAKINLAŞMA/UZAKLAŞMA: Burada, çocuğun yabancı kişilere, uyarılara, nesnelere veya olaylara karşı nasıl tepki verdiği söz konusu. Yeni ve yabancı nesnelere yaklaşıyor mu, yoksa uzak mı duruyor?

4-UYUM SAĞLAMA: Bu nokta bir öncekiyle bağlantılı. Fakat burada çocuğun yabancı durum veya kişilerle ilk karşılaşmasındaki tepkisi değil, ne kadar sürede uyum sağladığı önemli.

Bu konuda araştırma yapan bir başka uzman, yüksek ve düşük uyumdan söz eder.

Yüksek uyumda, anne küçük çocuğuna ilk defa yulaf ezmesi verdiğinde, hepsini tükürür. Fakat birkaç kez yedikten sonra, yulaftan büyük tat alır. Düşük uyumda ise; çocuk, annesinin bütün kış boyunca giydirmek istediği kar ceketini giymez. Sonunda çocuk ceketi giymeyi kabul eder, fakat kış sonuna kadar karşı gelir.

5-HASSAS UYARI SINIRI: Çocuğun bir uyarıcıya tepki göstermesi için, uyarım ne kadar güçlü olmalı? Düşük uyarı sınırında çocuk, sessiz kapanan bir kapıya bile kafasını çevirip bakarak tepki verir. Yüksek uyarı eşiğinde ise, iki yaşında bir çocuk, şişikler oluşana kadar kafasını duvara vurur ve bundan etkilenme gibi davranır.

6-TEPKİ YOĞUNLUĞU: Burada, çocuğun tepkilerinin ne denli güçlü, enerji dolu veya yoğun olduğunu gösterir. Bir şeye kızdığı zaman bağırması, sevindiğinde sesli gülmesi veya genelde sakin ve durgun tepkiler sergilemesi, tepki yoğunluğunu açıklar.

7-RUH HALI: Burada daha çok çocuğun genel anlamdaki neşesi söz konusu. Çok gülüp, mutlu ve neşeli davranması veya ağlayıp, çevresiyle ve kendisiyle memnuniyetsizlik göstermesi, ruh halini belli eder.

8-YÖNLENDİRİLEBİLİRLİK: Mesela yüksek yönlendirilme, bebek su içerken odaya biri girdiğinde, içmeyi bırakması veya devam etmesidir. Düşük yönlendirilme ise, çocuk çevresinde bir sürü insan ve gürültü varken bile, dikkatini hiçbir şekilde dağıtmadan oyuna devam edebilir.

9-DAYANIKLILIK: Çocuk, oyun oynarken bir şeylerin ters gitmesi sonucunda ne kadar çabuk pes etmesi veya daha önce çok kez sert bir şekilde uyarılmasına rağmen, pencere kenarına ne sıklıkta gitmesi dayanıklılığı gösterir.

Çocuğunuzda yanlış olarak gördüğünüz davranışları, sadece zayıflıktan kaynaklandığını, onları aşmaları için yardımınıza ihtiyaç duyduklarının bilincine varabilirsiniz. Çocuğun ortaya koyduğu problemli olarak gördüğünüz davranışın, kötü niyetten değil, sadece doğal yapısından kaynaklandığını anlayacaksınız. Bazen böyle bir duruma karşı bilinçli davranmak bile yeterli olabilir.

Çocuklarda mizaç konusunda farklı düşüncelere girilmesinin en önemli bulgusu şöyle: Her çocuk kendine has kötü veya iyi özellikleriyle ve tepkileriyle, başlı başına bir kişiliktir. Bu problem yaratabilir, çünkü kişiler çocuklarından, doğalarında var olmayan özellikleri bekleyebilirler.

Yüksek ölçüde aktif ve yönlendirilebilen bir çocuk düşünün. Anaokulunda usluca masasında oturup oynaması beklenirken, çocuğun içindeki enerji “Kalk ve oyna” diyebilir. Bu çocuk kötü mü, yoksa yüksek enerjili mi? Tabii ki hiçbiri değil. Çocuğa, kendi özelliklerine uyumlu olması öğretilmeli. Çocuğu tanımalı ve olduğu gibi kabul etmeli. Zaman içerisinde sosyalleştikçe, çevreye uyum sağlayacağı da unutulmamalı.

Sağlıcakla Kalın.

#Beğendiyseniz Yıldız Vermeyi Unutmayın!

Yazar: Annemce

Annemce, kadın ve çocuk sağlığı, hamilelik, bebek sağlığı, tüp bebek konularında bilgili uzman kişilerden oluşmaktadır. Sorularınızı Lütfen Yorum Bölümü veya Soru Cevap Forumundan Bizlere İletebilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir