İçindekiler
Çocuk eğitiminde güven duygusu en önemli sıralarda yer alıyor, bunu biliyorsunuz! Ancak siz çocuğunuza bu duyguyu doğru bir şekilde verebiliyor musunuz? Günümüzde çocukların yaşadığı en büyük sorunlardan biri de ilgi eksikliği. Yeterince ilgi görmeyen çocuk sadece psikolojik yönden değil, fiziksel olarak da sağlıklı gelişemez.
İnsanlara güvenebilmek
Aslında bu çok açık bir kavram, değil mi? En azından bunun ne anlama geldiği sorulduğunda, herkes bir yanıt verebiliyor. Evet, bu soruyu yönelttiğimiz hemen hemen bütün anne babaların kendine göre fikirleri var. Olması da çok doğal! Çünkü sözü edilen konu insan hayatının içinden geliyor. Ancak, bu kavramı çocuk eğitimine indirgediğimizde, insanların ne kadar farklı alanlara kaydığını görebiliyoruz.
Örneğin; anne babalara “Çocuğunuzun size güvenmesi ne anlama geliyor?” dediğimizde, bakın nasıl cevaplar geliyor: “Güvenebilmeleri demek, çocuklarımın benim onları sevdiğimden emin olmaları anlamına geliyor, “Çok fazla sevgi dolu yaklaşım”, “Çocukları korumak”, “Güvende oldukları hissini vermek”, “Benim için güvenebilmek; çocukken babamın beni kuruladığı büyük bir banyo havlusu”, “Bu, çocuklarımın bana güvenebileceklerini bilmeleri anlamına geliyor”, “Güven duygusunun oluşması daha çok ailedeki atmosferle ilgili.
Sürekli tartışmaların olduğu bir yerde çocuk güven duyamaz”, “Çocuğun oluşturacağı güven duygusunun en büyük düşmanı, sürekli tartışma ve kavga ortamının olması. En kötüsü de, anne babanın kavga etmesi.” Nasıl? Herkes farklı bir düşünceyi dile getiriyor, değil mi? Ancak bütün anne babaların birleştiği ortak bir nokta var; çocuğa güven duygusunun verilmesi, eğitimin temel taşını oluşturuyor.
Çocuğuna yoğun bir şekilde güven hissi veren kişi, ona birlikte yaşamanın getirdiği bütün diğer koşulları da öğretmiş oluyor. Bununla birlikte, çocuğunun kendini daha huzurlu hissetmesini de sağlıyor. Belki de hayatı boyunca… Peki, çocuğunuzda güven duygusunun oluşması için neler gerekiyor? Uzmanlar, çocuklarda güven duygusunun oluşması için üç temel faktörden söz ediyor; ilgi, şefkat ve kendine güven duygusu.
Çocuğa güven duygusu aşılarken iletişim şart!
İnsan, tek başına yaşayabilecek nitelikte dünyaya gelmiyor. Doğal olarak her insanın diğer insanlarla iletişim kurmaya ihtiyacı var. İletişimin yanında, ilgi görme gereksinimi de insan doğasının bir özelliği. Bu gereksinim aynı yetişkinlerde olduğu gibi, çocuklarda da büyük önem taşıyor. Hatta çocuklarda daha da önemli oluyor. Çünkü onların ilgiye duydukları ihtiyaç, bütün gelişimlerini etkileyebiliyor.
Her şeyin bir dozu var
Belki de şu an; “Çocuklarımıza sürekli daha fazla ilgi göstermemizi bekliyorsunuz. Biz zaten onlara bu ilgiyi gösteriyoruz. Daha ne kadar olsun?” diye aklınızdan geçiriyorsunuzdur. Eğer böyle düşünüyorsanız, pek de haksız sayılmazsınız. Ancak bu düşünceniz, ilginin gereksizliğini ortaya koymuyor.
Sadece, hayatta her şeyde olduğu gibi, ilgide de belli bir doz olması gerektiğini gösteriyor. Ne de olsa, her şey ölçüsünde güzel. Bu nedenle, çocuk eğitiminde de belirli sınırlara dikkat etmeniz gerekiyor. Örneğin, çocuğunuzun çok fazla üzerine düşerseniz, tek başına karar veremez hale gelir ve bu da onun hayatını etkileyebilir. Dolayısıyla, her şey ölçüsünde güzel! Peki, bu doğru ölçüyü nasıl ayarlayabiliriz? Bunun için;
- İlk aşamada çocuğunuzla sadece istediği zaman ilgilenin. Ilgi gösterdiğinizde, eğer onun bundan sıkıldığını hissediyorsanız, vazgeçin.
- Kendinizi iyi hissetmediğiniz zamanlarda, çocuğunuzla zorla ilgilenmeye çalışmayın.
- Karar verme durumu çocuğunuza geçtiğinde, onu överek cesaretlendirin.
- Çocuğunuz pür dikkat bir işle uğraşırken, onu asla rahatsız etmeyin.
- Eğer dikkatini bölmeniz gerekiyorsa, bunu önceden belirtin.
Çocuğunuza güven duygusu vermek istiyorsanız, ona öncelikle ilgi göstermelisiniz. Ancak aşırı ilgiden de kaçınmalısınız.
Şefkatin zaman sınırlaması yok
Çocukların kendilerini güvende hissetmeleri için şefkate ihtiyaçları var. Bu, herkes tarafından biliniyor. Ancak eskiden, hatta daha kısa bir süre öncesine kadar, çocuklara fazla sevgi ve şefkat göstermenin, onları şımarttığı ve kişiliklerini bozduğu düşüncesi hakimdi. Özellikle babalar çocuklarına şefkat göstermekten kesinlikle kaçınıyordu.
Gerçi bu düşüncenin günümüzde ne kadar yıkıldığı da ayrı bir tartışma konusu. Ancak yine de birçok eğitimli aile, çocuklarının gereksinimleri konusunda oldukça bilinçli. Uzmanlar; “Eğer çocuğunuza karşı gerektiğinden fazla iyi davrandığınızı düşünüyorsanız, onun reaksiyonlarına dikkat etmeniz yeterli. Çünkü çocuklar şefkate doydukları zaman, bunu belli ederler” diyor. Tabii, çocuğunuzun bu tepkisi karşısında alınmanız da yersiz olur.
Peki, hiç çocukların neden bu kadar şefkate ihtiyaç duyduğunu aklınızdan geçirdiniz mi? Aslında bunun yanıtını ararken, kendinizi düşünmeniz yeterli. Çünkü siz de, diğer bütün insanlar gibi şefkate ihtiyaç duyuyorsunuz. Yani şefkat ihtiyacı, insani gereksinimlerden kaynaklanıyor. Tene değen huzur verici dokunuşlara, sıcacık sarılmalara ve özellikle “Sana değer veriyorum”, “Seni seviyorum”, “Sana dokunmaktan hoşlanıyorum”, “Varlığın beni mutlu ediyor” mesajlarına hiç kimse “Hayır” diyemez. İkinci özet: Bu gece çocuğunuza “İyi geceler” derken, ona içten bir şekilde sarılın. Hatta sevginizi hissettirerek onu şımartın.
Güven duymak; ancak sadece anne babaya karşı değil
Çocuğunuzun bir gün sizin yanınızdan ayrılacağını unutmayın. Bu nedenle, sadece size karşı değil, özellikle kendisine karşı da güven duyması gerekiyor. Ayrıca çocuklarımızın, yaşadıkları dünyanın hangi kurallarla yönetildiğini, nasıl davranmaları gerektiğini bilmeleri önem taşıyor.
Yani, insanlarla nasıl yaşayabileceklerini öğrenmeleri gerekiyor. Her şeyin kendi kafalarında olduğu gibi gitmediğini, başkalarına da dikkat etmenin kaçınılmaz olduğunu kavramalılar. Bunu başarabilmeleri için, kuralların “kabul edilir” olduğunu görmeleri gerekiyor. Burada en büyük eğitimi biz yetişkinlerin örnek davranışları veriyor.
Karmaşanın ve kuralsızlığın hakim olduğu bir yerde, hiç kimse kendini evde gibi hissedemiyor. Bu nedenle, özellikle okul çağına kadar olan dönemde çocukların arada bir karmaşa yaşamaları, sıradanlıkların ve katı kuralların olduğunu görmeleri gerekiyor. Bu şekilde, çocuklar geleceklerini daha kolay görebiliyorlar.
Ancak, biz yetişkinlerin davranışları da bu noktada anlaşılır olmalı. Örneğin; sürekli keyifli ve sorunsuz bir aile ortamında yetişen çocukta, bazı çelişkiler oluşabiliyor. Çünkü bu durumda dış dünyadan aldığı izlenimlerle, aile hayatı birbiriyle bağdaşmıyor. Üçüncü özet: Çocuğunuzun kendine güvenmesini desteklemek için, onun düşüncelerini dinleyin ve ciddiye alın. Ve onunla asla dalga geçmeyin.
Sağlıcakla Kalın.