İçindekiler
Oyun, çocuğun ileride kendisine güvenen ve paylaşmayı bilen bir yetişkin olmasını sağlayan önemli bir eğitim aracıdır. Uzmanlar, “Oyun oynamak 6-9 yaş grubundaki çocukların sağlıklı bir gelişme göstermesinde büyük bir etkendir.” diyor ve sözlerine ekliyor: “Unutmayın ki, oyun oynarken uyulması gereken kuralların öğretilmesinden, alınacak oyuncakların seçimine, “çocuğu ciddiye almaktan” kaybetmeyi kabullenmede yardımcı olunmasına kadar pek çok nokta, çocuğunuzun ileride “kendine güvenen ve paylaşmayı bilen bir yetişkin” olmasını kolaylaştıracaktır.”
6 – 9 yaş grubunun en önemli özelliği, bu dönemde çocukların okula başlamasıdır. Bu yaş grubu çocukların büyük çoğunluğu, okuma yazmayı öğrenmiş olurlar. Bu dönemin gelişimsel aşamaları vardır. Bu aşamaların başında okuma – yazma, kurallar ve sosyal uyum gelir. Dolayısıyla 6 – 9 yaş grubundaki çocukların, beş yaşından küçük çocuklardan çok daha farklı olmasını bekleyemeyiz. Onlar için hazırlanan oyuncaklar da buna göre tasarlanmıştır. Bu çocuklara hitap eden oyuncakların hazırlanış amacı, kural öğrenme ve kural geliştirme olmalıdır.
Masa oyunları
Masa oyunları, aile fertlerinin bir araya gelerek zevkli vakit geçirmelerini sağlarken, çocukları da eğitir. Masa oyunlarında önemli olan, çocuğun daha önceki yaşlardan uygun gelişim gösteriyor olmasıdır. Örneğin, kurallara dikkat etmeyen bir çocuğun masa oyunlarını oynayabilmesi mümkün değildir. Bu tür oyunlarda çocuğun gözlenmesi çok önemlidir. Anne baba çocuğu dikkatle izlerse, gelişimi hakkında da bir fikir edinebilir. Bunlardan ilki, çocuğun oyunun ilkelerini anlayamamasıdır. Bu durumda düşünülmesi gereken birkaç nokta vardır:
- Oyunu kurallarına göre oynayamama
- Yeterli dikkati verememe
- Dikkati verdiği halde okuduğunu veya söyleneni anlamakta zorlanma.
Çocuğunuz bir oyunu anlamadığında bu üç noktayı dikkatle değerlendirmeniz gerekir. Bu durum aslında size, çocuğunuzun genel öğrenme kapasitesiyle ilgili bir fikir de verebilir. Örneğin, oyun kurallarını öğrenme konusunda dikkatsiz davranan bir çocuk, okulda dört işlem gibi konularda da başarısız olur. İkinci nokta da, çocuğun oyun sırasındaki davranışlarıyla ilgili sorunlar çıkmasıdır. Bu durumda ortaya çıkabilecek sorunlara mızıkçılık, hilecilik gibi iki ana problem örnek verilebilir.
Oyunu kaybettiğinde teselli edin
Kaybetmeyi kabullenmek hepimizin yaşam boyunca öğrendiği kaçınılmaz bir zorunluluk. Bu yüzden 6 – 9 yaş grubundaki çocukların kaybetmeyi büyük bir olgunlukla karşılamasını beklememiz mümkün değildir. Zaten bu oyunların amacı da, problemlerin ortaya çıkarılması ve çözümünün bulunmasıdır. Dolayısıyla oyunda hile yapmaya kalkan bir çocuğa, bunu yetişkin bir insan yapmış gibi tepki göstermek doğru değildir.
Burada anlaşılması ve öğrenilmesi gereken, ona neden hile yapma ihtiyacı duyduğunu ve duygularını anladığımızı hissettirmektir. Bu yüzden sırf kaybetme duygusundan hoşlanmadığı için hile yapan çocuğa; “Belki bütün 0yunları sen kazanmak istiyorsun. Ama kazansan da kazanmasan da senin bu oyunu iyi oynadığını ben görebiliyorum. Önemli olan da bu” diyerek kendine güven duymasını sağlamamız ve teselli etmeniz daha uygun olur.
Mızıkçılık yaparsa
Hemen hemen her çocuk, bir oyunu kaybettiğinde mızıkçılık yapar. Bunu yapmasının nedeni, kaybetmeyi kabullenememesi ve yenilginin verdiği sıkıntıdır. Anne baba olarak burada yapmanız gereken şey, çocuğunuzu teselli etmektir. Eğer üzülmemesi için birlikte oynadığınız bir oyunda ona yenilirseniz, zeki ve anlayışlı bir çocuk bunu hemen fark eder. Ancak oyunda onu yenmek için özel bir çabaya girmekten de özellikle kaçınmanız gerekiyor. Oysa bazı büyükler oyun sırasında böyle davranarak yanlış yapıyorlar.
Sanki sonunda büyük para kazanılacakmış veya bir çocuğu yenmek büyük bir başarıymış gibi davranıyorlar. Bu tip davranışlardan özellikle kaçınılması gerekir. Bilinçli kaybetmek yerine, oyuna asılmamak daha geçerli bir yol olacaktır. Ayrıca oyunu ve çocuğunuzu ciddiye alarak oynamanız gerekir. Çocuklar kendileriyle oynanan bir oyunun, ciddiye alınmadan oynandığını gördüklerinde çok bozulurlar. Bu yüzden oyunu kuralına göre oynayın.
Kendi duygularınızı da gözleyin
Çocuğunuzla oyun oynarken lütfen kendi duygularınızı da gözleyin. Bu gözlem size çocuğunuzun hissettikleriyle ilgili bir fikir verebilir. Kendi çocukluğunuzda neler yaptığınızı hatırlamaya çalışın. Çocuğunuzu anlamanın bir başka yolu da, kendinizi onun yerine koymaktır. Onun oyun sırasında neler hissedebileceğini düşünün. Bunun en güzel yolu da “Ben yenildiğimde nasıl hissediyorum?’ sorusunu kendinize sorabilmektir. Zaten çocuğunuz bunu anlarsa, mızıkçılık yapsa ya da ağlasa da bir süre sonra yatışacaktır.
Masa oyunlarıyla ilgili olarak belirtilmesi gereken bir diğer nokta da, çocuğunuza düzenliliği öğretmektir. Çocuk, oyunda uyması gereken kuralların yanı sıra düzeni de öğrenmelidir.
Maketler
Çocuğunuza maket yapmayı öğretmek istiyorsanız, mümkün olduğunca basit olanlarından başlamanız gerekiyor. Çok karmaşık maketlerden başlamak çocuğunuz için yıldırıcı olabilir. Eğer aldığınız maket karmaşıksa, bunu yapması için mutlaka çocuğunuza yardım edin. Böyle bir durumda çocuğunuzu yalnız bırakmayın ve birlikte yapmaya çalışın. Ancak çoğu anne babanın yaptığı hatayı da yapmayın.
Birçoğumuz çocuğumuzla birlikte oynarken, bazen hızımızı alamayıp oyunun boyutunu biraz değiştirerek, her şeyi kendimiz yapmaya kalkışırız. Bu hataya düşmekten kesinlikle kaçınmalısınız. Çocuğunuzla karmaşık, oynanması zor bir oyun oynarken veya kurulması zor bir maket yaparken, özellikle daha dikkatli olmalısınız. Ona yardımcı olmalı ama her şeyi siz yapmamalısınız. Önemli olan ona yalnız olmadığını hissettirmek, başaramadığı yerlerde de ona yol göstermektir, onun yerine yapmak değil.
Bilgisayar oyunları
Eskiden çocukların gruplar halinde oyuncaklara ihtiyaç duymadan oynadıkları saklambaç, kovalamaca gibi oyunlar vardı. Ne yazık ki bunlar artık tarihe karışıyor. Sokakta, bahçede arkadaş gruplarıyla oynanan, dayanışmayı, strateji geliştiren oyunları bahçeden alıp masaya getirebiliyoruz. Hatta masaya bile değil, bilgisayar ekranına. Çünkü günümüz çocukları, bırakın sokakta oynanan oyunları, masa oyunlarını bile bırakıp bilgisayar ekranıyla arkadaşlık kurar oldular. Ancak burada gelişen iletişim teknolojisinin, hem olumlu hem de olumsuz yönü söz konusu.
Bir yandan çok küçük yaşlardan itibaren bilgisayarının başında dünyadaki gelişmeleri takip edebilen, başarılı çocuklar yetiştirirken; diğer yandan onları, en çocukça duygu olan oyun ihtiyacını bilgisayar oyunlarıyla gidermeye yöneltiyoruz. Bu da çocukları bireyciliğe yönlendiriyor, grup içinde oyun oynamadan büyüyen çocuk, ileride sosyal sorunlar yaşayabiliyor.
Bilgisayar oyunlarında şiddet
Kısmi de olsa şiddet içeren veya doğrudan doğruya bir canlıyı vahşi bir şekilde ortadan kaldırma, adamın kolunu bacağını koparma gibi bölümleri olan oyunlar, bazı çocuklar üzerinde kışkırtıcı, saldırganlaştırıcı etki yapabiliyor. Burada “bazı” kelimesinin altını çizmek gerekir. Çünkü bu oyunlarla oynayan her çocuk böyle olmuyor. Ancak özellikle kendi duygularını ve dürtülerini frenlemekte zorlanan çocuklar için bu nokta geçerli. Dolayısıyla bu özellikteki çocukları, bu tür oyuncaklara ya da şiddet içeren oyunlara yöneltmek tedbirsizlik ve haksızlık olacaktır. Çünkü onlar henüz kendilerinden sorumlu olacak yaşta değiller.
Oyuncak alırken kararlı davranın
Anne babalar çocuklarının istediği bir oyuncağı mutlaka almayı arzularlar. Ama onların isteklerinin sonunun olmayacağını da unutmayın. Çocuk, sürekli bir şeyler isteyecektir. Oyuncaklar da bu isteklerden biridir.
Ailenin bu konuda bir politikasının olması ve bu politik a doğrultusunda alınan kararların da mutlaka uygulanması gerekir. Çocuğun ayni isteğine bir gün “evet”, bir gün “hayır” denmemelidir. Bu yüzden neyin alınacağına, hangi oyuncaklara izin verilip hangilerine verilmeyeceğine karar vermeli ve bunu nedenleriyle birlikte çocuğunuza da açıklamalısınız. 6-9 yaş grubu çocuklar bunları anlayabilecek düzeydedir.
Oyuncak kıskançlığı
Bu yaş grubu çocuklarda bir diğer önemli nokta da, başka çocuklarda olup onlarda olmayan oyuncaklar konusudur. Genellikle büyük şehirlerde okuyan çocuklarda, pek çok marka ve çeşitte oyuncak bulunur. Burada sizin amacınız, çocuğunuzun mümkün olduğunca çevresindekilerden farkı olmamasını sağlamak olmalıdır. Ancak bunu imkanlarınız ölçüsünde ve o nesnenin gerçekten gerekliliğine inandığınız durumlarda (örneğin bu oyuncak sınıftaki 50 çocuktan 45’inde varsa, gerekli olduğu düşünülmelidir) yapmalısınız.
Çocukların kimseden geri kalmamanın yanı sıra, orijinal olmak gibi arzuları da vardır. Bunu karşılamanın çeşitli yollarını düşünmek gerekir. Örneğin çocuğunuzun denizde giden uzaktan kumandalı teknesi olmayabilir ama siz onu iyi yüzebilmesi için kursa göndermişsinizdir. Bunu o yaştaki bir çocuğa anlatmakta zorlanabilirsiniz. Ama eğer dengeyi doğru oturtmuşsanız, çocuğunuzun bazı ufak tefek yoksunlukları yaşamasının ve bundan dolayı üzülmesinin de sakıncası yoktur.
Sorun yaratan davranış biçimi, isteklerin tümüyle reddedilmesi veya tümüyle yerine getirilmesidir. Diğer yandan önceliklerin tayini, yapılacakların ve alınacakların sıraya konması gibi birtakım kurallar çerçevesinde, çocukların ihtiyaçları olabildiğince karşılanmalıdır. Ancak 10 tane isteğini aynı anda karşılamaktansa, haftada bir, belli güzel davranışların ödülü olarak bir isteğini yerine getirmek, çocukta hak etme duygusunu pekiştirecek yöntemlerden biridir.
El becerilerini geliştirmeye yönelik oyuncaklar ve hobi setleri
Bu oyuncakların amacı, çocukların el becerilerini ve hayal güçlerini geliştirmenin yani sıra kendi başlarına (tabii gerekli olduğu durumlarda bir yetişkinden de yardım alarak) bir şeyler üretmenin keyfini yaşamalarını sağlamaktır. Uğraşları sonucunda ortaya çıkardıkları eserleri sergilemek ve bunları sevdiklerine hediye etmek, onlar için büyük bir keyif kaynağıdır.
Sağlıcakla Kalın.