Çocuğa disiplin yaklaşımı her anlamda anne ve babaları aşırı zorlayan önemli bir konudur. Anne ve babaların etrafında yaramazlık yapan çocuklar ve onlarla başa çıkmakta zorlanan anne ve babalar. Acaba günümüzde çocuklarımızın yapıları çok mu değişti? Yoksa bizler mi bir şeyleri yanlış yapıyoruz? Şayet cevap evet ise; neyi yanlış yapıyoruz?
Günümüzde eskiye oranla birçok şeyi değiştirdik. Artık dayağa başvurarak eğitim vermeye çoğumuz karşıyız. Ayrıca liberal, açık ve cömert olmak için çaba gösteriyor ve çocuğumuza karşı en iyi niyetlerle yaklaşıyoruz. Fakat galiba bazen ipleri çok gevşek bırakıyoruz. Belirlenmiş boş alanlar çocuklar için önemli ve doğrudur. Uzmanların açıklamalarına göre, çocukların daha çok anne ve babalarının örnek davranış ve sevgilerine ihtiyaçları vardır. Çocuk ancak bu yolla anne ve babasından öğrenir ve öz güven oluşturabilir.
Eğitimde bir diğer önemli nokta ise, sınırlardır. Çocuklarımıza yaşamda hangi istikametten gidilmesi gerektiğini öğretmeliyiz. Ona; toplum içinde var olabilmesi, toplumda yerini kazanabilmesi ve saygı görmesi için bir yapı oluşturmalıyız. Çocuklarımız anlayış, çevresine saygı, tek başına var olabilme, güvenirlilik ve öz disiplin gibi basit sosyal becerilere sahip olmalıdır. Fakat her aile farklı olacağından, belki de başka anne ve babalar için bu konuda farklı amaçlar geçerlidir.
Çocuğa Güven Duygusu Destek Verir
Çocuğa güven duygusu aşılamak, cezalarla veya katı tutumlarla değil, ancak sevgiyle gerçekleşir. Çocuk güvenilir bir şekilde kayıtsız şartsız sevildiğini hisseder ve bilirse, onunla anlaşabilir ve sevgi dolu etkileşime geçebilirsiniz. Bununla ilgili küçük bir test yapabilirsiniz. Düşünmeden çocuğunuzun beş tane özelliğini söyleyin. Acaba bunlardan kaçı olumlu ve kaçı olumsuz özellikler?
Araştırmalar; anne ve babaların çocuklarının zayıf ve olumsuz yönlerini daha kolay, güçlü ve olumlu yönlerini ise düşünerek söylediğini göstermiştir. Sonuç olarak çocuğunuzun olumlu yönlerine konsantre olun. Onun; sizi bilinçli olarak değil de, gelişim aşamalarının sonuçları itibariyle başka şekilde davranamadığı için kızdırdığını düşünün. Veya sizin yardımınız olmadan içinden çıkılmaz bir duruma girdiğini varsayın. Eğer bebeğiniz oyuncakları sürekli yere atıyorsa, dünyayı tanımak ve davranışı karşısında alacağı tepkiyi ölçmek istiyordur. Bunlar oldukça normal durumlardır.
Bütün bu karmaşanın içinde ağzınızdan “Dayanılmaz bir çocuksun” lafının çıkması da o kadar kötü bir tutum değildir. Fakat eğer bunu sık sık söylüyorsanız, çocuğunuzu tersler duruma girersiniz. Bu durumda çocuk kendini dışlanmış hisseder ve sağlıklı bir öz güven oluşturamaz. Sonuç olarak şefkat, yakınlık ve sıcaklıktan oluşan bir temel sağlamalısınız.
Ona, onda nelerden hoşlandığınızı gösterin. Gereken durumlarda onu ölçülü bir şekilde övün. Böylelikle olumlu gücün kuvvetini kullanmış olursunuz. Çocuğunuz; “İyi ve sempatik davranırsam, annem de iyi ve sempatik davranıyor” çıkarımında bulunacaktır. Böylelikle dünya, ona da size de çok daha farklı görünmeye başlayacaktır.
Yetişkinler, Çocukları İçin Örnek Teşkil Eder
Sınırlar oluşturmak çocuğun henüz ilk yıllarında başlar. O lafları doğal olarak şekillendirirken, ortaya kurallar koymuş olursunuz. Bir bebek bile anne ve babasının tepkilerini algılar ve yaşadığı tecrübelerden deneyim elde eder. Eğer bebek uzun süre ağladıktan sonra annesinin yanına geldiğini fark ederse, yine canı sıkıldığında ağlamaya başlayacaktır. Dört yaşında bir çocuk annesinin fazla sinirlenmesine ve bağırmasına rağmen yine de odayı topladığını görürse, bir dahaki sefere tekrar odasını dağıtacaktır. Birinci sınıfa giden bir çocuk uyuşuk davranmasından dolayı servisi kaçırır ve babası tarafından arabayla okula bırakılırsa, başka bir gün servisle okula gitmek yerine tekrar babasının rahat ve özel arabasını tercih edecektir. Bu çok doğal bir tepkidir.
Bundan dolayı çocuklarımızı suçlayamayız; çünkü onlar bizlerden öğrendiklerini uygularlar. 6 yaşında olan çocuğunuzla her gün tartışma konumuna girseniz bile, onu yine de istediğiniz zaman düzeltebilir ve duruma el koyabilirsiniz. Bunun için öncelikle kendinizden başlamalısınız. Siz çocuğunuz için merkezi bir örnek teşkil ediyorsunuz. Ancak ne istediğinizi bildiğiniz zaman, bunu inançlı bir şekilde iletebilirsiniz. Öncelikle hangi eğitim amaçlarına ulaşmak istediğinizi kendinizde belirleyin. Hangi değerlerin geçerli olduğu kişiye göre değişebilir.
Daima amaçlarınız doğrultusunda hareket edemeseniz bile, yine de çocuğunuz ve kendiniz için uyulacak sınırlar çizmiş olursunuz. Güven buna kesinlikle dahildir. Çünkü çocuklarımız kendi ayaklarının üzerinde durmayı öğrenmeliler. Bunun için zaman zaman ipleri kendi ellerinde tutmalarına, sorumluluklar almalarına, kendi kararlarını vermelerine izin vermemiz kaçınılmazdır. En sevdikleri yemekler, giymek istedikleri kıyafetler veya okumak istedikleri kitaplar konusunda onların karar vermelerine izin vermeniz, ayakları üzerinde durmaları için ilk adım olacaktır.
Çocuğuma Bir Konuyuc Nasıl Anlatırım?
Eğer çocuğunuzdan bir şey istiyorsanız, bunu sadece sözel olarak değil, bedensel olarak da göstermelisiniz. Mesela çocuğunuz yaşlı bir kadının şapkasını başından çektiğinde, durum komik de olsa gülmemelisiniz. Aksi halde “Annem bunu komik buldu” diye düşünür. Bu davranışı tekrar yaptığı zaman kızdığınızda da kafası karışır. Ona İyi niyetle, fakat ciddi bir İfadeyle ne istediğinizi açıklayın. Çocuğunuzla göz temasında bulunmanız, konuyu iletmek açısından çok önemlidir; bundan dolayı önünde diz çökerek konuşmalısınız.
Eğer Sonuç Vermezse, Ne Yapmalı?
Zamanı daraltmayı ve çocuğunuzla olan iletişimi kısıtlamayı deneyin. Bu yolla ona, davranışından memnun olmadığınız mesajını vermiş olursunuz. Mesela; bebeğinizi battaniyenin üzerine koyun ve odayı terk etmeden başka bir uğraşla ilgilenin. Bir yaş çocuğunda odayı terk edebilirsiniz. İki yaş çocukları odalarına götürülüp, kısa süre kapının kapanmasını kaldırabilirler (dakikalar çocuğun yaşıyla doğru orantılı olmalıdır). Kapıyı asla kilitlemeyin. Sadece dışarda durup kapıyı kapalı tutun. Eğer bir düzelme olmazsa, bu davranışı tekrarlayın ve konuşarak uzlaşma yoluna girin.
Sağlıcakla Kalın.