in

Çalışan Anne Olmak ve Çalışan Annelere Tavsiyeler

İçindekiler

Gönderi paylaş:

Çalışan Anne Olmak zor. Çalışan evli kadınlar, tercihlerinin bedelini oldukça ağır ödüyorlar. Düşünceleri, sürekli iş ve aile anısında gidip geliyor. Bir taraftan iş gününü tamamlamanın stresini yaşarken, diğer taraftan da akşama yemeği düşünüyorlar. Kadının iş hayatında aktif rol almasının olumlu yanlarının yanı sıra olumsuzlukları da var. Hem çocuğuna, hem eşine, hem de işine zaman ayırmakta zorlanan kadın, kendini sürekli baskı altında hissedip strese giriyor. Eğer çalışan bir anneyseniz, söylemek istediğimizi eminiz çok daha iyi anlayacaksınız. Peki çevrenizdekiler bu duruma ne diyor? Günlük aktivitelerinizi daha iyi planlamanızı ya da bir an önce işi bırakmanızı mı öneriyorlar? Yoksa “gülü seven dikenine katlanır’ ‘diyerek konuyu kapatıp, sizi çıkmaza mı sokuyorlar?

Psikologlar, çalışan annelere, aile ve iş hayatında ortaya çıkan sorunları görmezlikten gelmemelerini söylüyor. Böyle bir tutum sonucunda zaten sinirleri yıpranmış olan kadın, daha fazla umutsuzluğa kapılabiliyor. Bu nedenle duygularınızı hafife almayın. Sonuçta hem mükemmel bir anne, hem mükemmel bir eş, hem de mükemmel bir iş kadını olmak zorunda değilsiniz. Biraz rahatlamak için kendinize fırsat tanıyın, göreceksiniz stresten daha kolay kurtulacaksınız.

Çalışan Annelere 8 Altın Tavsiye

  1. Ev İşlerinde Sorumluluklarınızı Kısıtlayın

Çalışan bir kadın, evde de haftada yaklaşık 5 saat çalışıyor. Bu da onların dinlenmeden günde 15 saat çalıştığı anlamına geliyor. Tabii bu çalışan bir anne için oldukça güç, Bu nedenle çalışan annelerin ev işlerine daha az zaman ayırmayı öğrenmeleri gerekiyor. Psikologlar, kadınların evde bir işe başlamadan önce bu işin gerçekten de gerekli olup olmadığını düşünmelerini tavsiye ediyor.

İş yerinde zaten fazlasıyla yorulan kadın, eve geldiğinde de anlamsız bir temizlik hevesine kapılmamalı. Üstelik kim ne derse desin, çocuklu evlerin çok bakımlı ve temiz olması da gerekmiyor. Evin temizlikten parlamasını isteyen kadınlar, sürekli ellerinde süpürge ya da toz bezleriyle çocukların peşinde koşmak zorunda kalıyorlar. Bu da gereksiz bir strese, hatta annenin bu yüzden hastalanmasına yol açabiliyor. Evinizdeki birazcık toz çocuklarınıza zarar vermez. Camların da mutlaka her hafta silinmesi gerekmiyor. Sizce de öyle değil mi’? Peki o zaman neden kendinizi bu kadar zora sokuyorsunuz?

  1. Eşinizden Size Destek Olmasını İsteyin

Çalışan kadınların eşlerinden gördüğü destek, çalışmayan kadınlardan daha fazla değil. Bunun doğruluğu Avrupa’da yapılan araştırmalarla da kanıtlandı. Çalışan annelerin yüzde 80’i, evi eşinin yardımı olmadan temizliyor ve yüzde 6’si de evde yemeği tek başına pişiriyor. Erkekler ise genellikle sadece alışverişlerde, o da torbaların taşınması sırasında eşlerine yardım ediyorlar. Bizce bu alışkanlıklar bir an önce değişmeli. Evde hem kadın hem de erkek çalışıyorsa, ev işlerini sadece kadının yapmasının herhangi bir mantığı yok. Kadının bu konuda eşine iyi niyetle yaklaşmasının hiçbir yararı olmadığını da hepimiz tecrübelerimizden biliyoruz. Evi süpürmesi ya da çamaşırları makineden çıkarması için yalvarıp yakarmak çoğu zaman onları harekete geçirmiyor.

Biz, değerinizi daha iyi anlamaları için en kısa zamanda eşinizi ve çocuklarınızı yanınıza almadan 1-2 günlüğüne tatile çıkmanızı öneriyoruz. Bırakın eşiniz birkaç gün çocuklarla ve evle ilgilensin. Hatta işe kirli veya ütülenmemiş gömleklerle gitsin. Belki bu sayede sizin değerinizi daha çok anlamaya haşlar. Ancak yine de evden 1-2 günden fazla uzak kalmayı göze almanızı öneririz. Aksi takdirde döndüğünüzde evi harap bir şekilde bulma ihtimaliniz oldukça yüksek.

  1. Ev İşlerini Organize Edin

Yukarıda verdiğimiz öneri hiçbir işe yaramıyorsa ev işleriyle ilgili bir plan hazırlayın. Planlı programlı çalışmak, sorunlarınızı çözmede az da olsa etkili olabiliyor. Aslında aile bireylerinin hepsi ev işlerinde size yardımcı olmaya çalışmalı. Bu nedenle çocuklarınıza ve eşinize neyi ne zaman yapmaları gerektiğini belirten bir program hazırlayın. 3-4 yaşındaki bir çocuk, çamaşırları gruplamada annesine yardım edebilir. 5 yaşından büyük olanlar ise bulaşık makinesindeki ıvır zıvırı yerleştirip, yemek masasının hazırlanmasına ve toplanmasına katkıda bulunabilir.

Anne ve baba ise mutfak ve banyoyu aralarında bölüşmeli. Geriye de alışveriş ve çamaşırlar kalıyor. Nasıl, kulağa basit geliyor, değil mi? Herkes üzerine düşen görevi yaptığında dünyaya daha pembe bakacaksınız. Hatta bunu hoş bir oyuna da çevirebilirsiniz. İşini yapmayana komik cezalar ya da işini çabuk bitirene ödüller verin. Örneğin eşiniz evi süpürmediğinde, onunla sizin izlemek istediğiniz, fakat onun kesinlikle izlemeyeceği bir filme gitmek ya da annenizi iki haftalığına ziyaretinize çağırmak gibi. Onun tepkisini görmek oldukça ilginç olabilir.

  1. Çocuğunuzla Birlikte Geçireceğiniz Zamanı İyi Ayarlayın

Çalışan annelerin çoğu, zaman zaman çocuğuyla yeterince ilgilenmediği hissine kapılıyor ve bundan dolayı suçluluk duyuyor. Bu duyguyu yenmek için size iki önerimiz var:

  • Sizin evde olmadığınız saatlerde çocuklarınızla yeterince ilgilenebilecek birini bulun. Bu bir bakıcı, anneniz ya da eşinizin annesi olabilir.
  • İşten sonra öncelikle çocuklarınızla ilgilenin. Sonuçta onlar için önemli olan birlikte geçirilen sürenin uzunluğu değil, bu süre içinde neler paylaşıldığıdır.

Çocukların, her gün kendileriyle biraz vakit geçirecek birer anne babaya ihtiyaçları var. Bu süre dakikalar veya saatlerle kısıtlanamıyor. Anneler içgüdüsel olarak bu sürenin ne kadar olması gerektiğini zaten anlıyor. Çocuğunuzla birlikte olduğunuz sürece televizyon ve radyo kapalı olmalı, ev işleri bir süre daha beklemeli. Çocuğunuzla birlikteyken ne yapacağınıza siz değil, çocuğunuz karar vermeli. Unutmayın, bu süreyi sadece “ona” ayırdınız.

  1. Çocuğunuzu Her Gün Aynı Saatte Yatırın

Bazı aileler, yatmadan önce uyku için uzun uzun hazırlanıyor. Dişler fırçalanıyor, çocuklara iyi akşamlar masalı okunuyor, sevgi gösteriliyor. Çocukların bu tür bir düzene alışmaları da zor olmuyor. Bunlar çocuğun hayatını düzene sokmakla kalmayıp, anne babayı da rahatlatıyor ve günün daha kolay geçmesini sağlıyor. Çalışan anneler, çocuklarını yatağa yatırırken acele etmemeli. Bu durumda pek çok çocuk nedense tam uyuyacağı sırada, bütün bir gün boyunca ne yaptığını, ne istediğini ya da planlarını anlatmaya başlıyor. Ne dersiniz, bu sahne size de tamdık geliyor mu?

  1. Çocukların, Anne Baba Yakınlığına İhtiyacı Var

Çoğu anne babanın bazı geceler yataklarında küçük bir misafirleri oluyor. Çalışan kadınlarda bu durum daha da sık gözleniyor. Çocuk, bu şekilde anne babasının, onu bırakıp gitmediğinden emin olmak ve biraz daha sevgi görmek için böyle davranıyor. Ve tabii ki daha sonra da bu sıcak ortamı bırakıp gitmek istemiyor.

Bazı anneler, çocukları uykuya daldıktan sonra onu kendi yatağına taşıyor. Bu da enerji kaybı ve uykusuzluk anlamına geliyor. Çünkü gece boyunca çocuğunu yanına almak ya da tekrar yerine yatırmak da uğraşırken uykusuz kalan anne, ertesi gün işlerine yeterince konsantre olmakta zorluk çekiyor. Bu yüzden ortaya çıkan uykusuzluğu engellemek için yere küçük bir yatak hazırlayın ve küçük çocuğunuzun sizinle en azından aynı odada yatmasını sağlayın. Ancak unutmayın ki, okul çağına gelen bir çocuk, anne babasının yanında yatma alışkanlığını kaybetmeli ve kendi odasında yatmalı.

  1. Çocuklarınıza Çalıştığınız Yeri Tanıtın

Küçük çocuklar anne babalarının çalışmasının farklı biçimde algılıyor. Onlara göre anne babalar, her sabah ortalıktan kayboluyor ve akşamları tekrar ortaya çıkıyor.

Bu, çocuklar için her gün yaşadıkları gizemli bir olay. Özellikle okul öncesi çocukların bu konuyla ilgili olarak değişik hayalleri var. Örneğin onlara göre dışarıda babaları bütün gün legolarla, anneleri ise bebeklerle oynuyor. Tabii neden onlarla birlikte oynayamadıklarını da bir türlü anlayamıyorlar. Çocuklarınızı kırmak yerine işyerinize götürün. Bunun iki avantajı var. Birincisi çocukların kendilerini dışlanmış olarak görmekten vazgeçmeleri, ikincisi ise anne babanın ne yaptıkları hakkında belli bir fikre sahip olmaları. Aynı zamanda patronlarınıza çocuğunuzun olduğunu da hatırlatmış olursunuz.

  1. Çocuklarınızın Olduğunu Unutmayın

Her yıl anaokulunda tekrarlanan grip salgını ve bu hastalığa yakalanan bakıcılar, çalışan annelerin hayatını oldukça zorlaştırıyor. Meslek arkadaşlarının ve patronun anlayışsızlığı, annenin hayatını daha da karartıyor. Ama unutmayın mesleğinde başarılı olmak isteyen biri her zaman, her ortamda, her şeye hazırlıklı olmalı. Oysa ailesi olan bir kadın doğal olarak patronları ve meslek arkadaşları arasında güvenilmez ve yeni düşüncelere kapalı biri olarak algılanıyor. Diğer taraftan da kendi çevresi tarafından eşine ve çocuklarına karşı sorumsuz biri olarak nitelendiriliyor. Tabii anne bu durumda daha da çıkmaza düşüyor ve çocukları ile daha az vakit geçirmeye başlıyor. Önemsenmediğini düşünen çocuk ise, özgüvenini yitirmeye başlıyor. Bu nedenle çocuğunuzla ilgilenmeyi ihmal etmeyin. Eşiniz de bazı akşamlar eve daha erken gelmeye çalışmalı ve çocuğuyla vakit geçirmeli. Böylece sizin için işler az da olsa kolaylaşır.

Sağlıcakla Kalın.

#Beğendiyseniz Yıldız Vermeyi Unutmayın!

Yazar: Annemce

Annemce, kadın ve çocuk sağlığı, hamilelik, bebek sağlığı, tüp bebek konularında bilgili uzman kişilerden oluşmaktadır. Sorularınızı Lütfen Yorum Bölümü veya Soru Cevap Forumundan Bizlere İletebilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir