in

Bende Baba Oluyorum, Telaşına Düşenler

İçindekiler

Gönderi paylaş:

Hamilelik bir çok kadın için dönüm noktasıdır. Peki ya erkekler için? Tüm dünyada kabul gören klasik yaklaşımların aksine hamilelik sadece kadın tarafından yaşanan bir süreç olmaktan çıkmaya başlamıştır.

Eşim hamileyken yurt dışına çıkmam gerekmişti” diye anlatıyor 2 yaşındaki Aslı’nın babası. “Yola çıkmadan önce doktora gittim. 3 kilo aldığımı öğrenince çok şaşırdım. Oysa doktorum bunun çok normal olduğunu, eşleri bebek bekleyen erkeklerin de onlar gibi, hatta daha da fazla kilo aldığını söyledi.” Bu dönemde karın ağrılarından, hatta apandisit gibi ameliyat gerektiren rahatsızlıklardan şikayetçi olan baba adaylarına çok sık rastlanıyor.

Kerim yıllardır fazla kilolarından şikayetçi ve bu kiloları eşinin ilk hamileliği sırasında aldığını belirtiyor. Tabii ki bu sadece bir tesadüf değil. İlk kez baba olan erkeklerde bu çok eskilerden beri görülen bir durum. Uzmanlar bunun psikosomatik bir sorun olduğunu söylüyorlar. Çok eski zamanlarda baba olacak erkeklerin avlanmasının, bir hayvanı öldürmesinin doğacak çocuğa kötü şans getireceğine inanılırdı. Bu yüzden baba adayı erkekler kesinlikle avlanmazlardı. Bu, doğum ve erkekler arasındaki manevi ilişkiyi anlatmak için iyi bir örnek sayılabilir.

Doğum Yaklaşıyor.

Doğum yaklaştıkça birçok baba adayı sağlık sorunlarından şikayet etmeye başlar. Artık onun da eşi gibi özel bakıma ihtiyacı vardır.

Her ülkede bu konuda geçerli olan tavır ve inanışlar farklı. Ancak bütün bu değişik tavır ve inanışların altında ortak noktalar yatmakta. Burada temel olan, doğacak çocuğun çiftin hayatına yeni sorumluluklar getirdiği ve iki tarafa da yeni ve önemli roller yüklediğidir. Kadın, gebeliği tüm vücudu ve ruhuyla   yaşarken erkek de, eşinin hamileliğiyle bağlantılı olduğunu fark etmeden birçok fizyolojik sorun yaşamaktadır. Bu, baba adayları  için kabul edilmesi güç bir durumdur çünkü yaşadıkları “babalık sendromu” nu anlamak ve erkeklikleriyle bağdaştırmak onlara inanılmaz gelir. Ancak bu, uzmanlar tarafından da kabul edilen gerçek bir psikosomatik durumdur.

Babalık Sendromu Hamile Eşlerin Sıkıntılarını Azaltır Mı?

Bundan tam olarak emin değiliz ama en azından erkeklerin, yaşadıkları psikosomatik sıkıntıların etkisiyle eşlerinin durumlarını daha iyi anlayacaklarını umuyoruz. Bunun önemi kadınlar için eskisinden daha da büyük. Eskiden birçok aile bir arada yaşadığı için anne, abla gibi aileden kadınlar doğum yapan kadını yalnız bırakmazlardı. Oysa günümüz kent yaşamında, kadınlar çoğunlukla yanlarında yakın aile çevresinden birileri olmaksızın tıbbi personel desteğiyle doğuma girmektedirler.

Doğum zamanı geldiğinde doğal olarak kadın en çok eşinin desteğine ihtiyaç duyar. Kendisini korkutan, rahatsız eden her şeyi ilk önce eşine aktaracaktır. Baba adayı için de böyle bir sorumluluğu taşımak kolay değildir. Bir yandan kendi yaşadığı psikosomatik durum, öte yandan doğumun bütün ruhsal yükünü onunla paylaşmak isteyen ve destek bekleyen eşi, erkekte inanılmaz bir duygusal gerilim oluşturur. Bir zamanlar sadece kadının yaşadığı bir olay olarak kabul gören doğum, günümüzde çiftlerin ortak sorunu haline gelmiştir.

Babalık Duygusu Ne Zaman Hissedilir?

Uzmanlara göre doğumdan önce bir erkeğin kendisini “baba” gibi hissetmesi çok zor. 3 aylık bir kızı olan Ahmet bu konuda şöyle diyor: “Kendimi eşimin karnındaki bir canlının babası gibi hissetmem çok zordu. Bu duyguyu ancak bebeğimiz doğduktan sonra tam olarak hissedebildim.”

Dokuz aylık hamilelik süresinin sonunda, erkek yavaş yavaş baba olma fikrine alışmaya başlar. Ancak yine de bu psikolojik süreç boyunca ne yapması gerektiğini tam olarak bildiği söylenemez. Berke’nin babası Mehmet yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Benim için en şaşırtıcı olan bir ölümsüzlük duygusuna kapılmam olmuştu. Mehmet doğduktan sonra yaşamın sürekliliğine inanmaya başladım. Ben olmasam da benden bir parça olan oğlumun var olduğunu bilmek beni rahatlatıyor.”

Oğul Statüsünden Babalığa Geçiş

Bebeğin doğumuyla birlikte erkek için “birinin oğlu” olduğu dönem kapanmıştır. O artık “birinin babasıdır ve bu, bir erkeğin duygusal hayatında önemli bir dönüm noktasıdır. Artık anne-babasından biraz uzaklaşmış ve kendi ailesini daha çok düşünmeye ve eşiyle aralarına yeni katılan bebeklerine dönük yaşamaya başlamıştır. Uzmanlara göre babalık da annelik gibi, kişilere insan neslinin sürekliliğini sağlama şansı veren bir olgu. Kişi, yetişkinliğe geçişte ailesinden biraz kopar. Ancak asıl kopuş kendi çocuğuna sahip olduğunda yaşanır. Aynı süreçte, kişi çocuk sahibi olduğunda aile kavramına olan inancı kuvvetlenir ve bu sayede insan soyunun sürekliliği de sağlanmış olur.

Peki Ya Sorumsuz Babalar?

Birçok psikolojik çalışma gösteriyor ki hamilelik süresince, babalar da anneler gibi değişik duygular taşıyor. Anneler gibi onlar da ilgi istiyor. Yaşadıkları değişimleri ve duyguları birilerine aktarmak, çevreleriyle paylaşmak onlar için de çok önemli.

Peki bütün erkekler bunları yaşıyor mu? Eşlerini ve doğacak çocuklarını umursamayan erkekler yok mu? Tabii ki var. Kadın, çiftin ortak kararıyla hamile kalmışsa bile, bazı baba adayları haberi duyduklarında çok değişik tavırlar sergiliyorlar. Hatta bazıları daha da ileri giderek hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlar. Bu tip baba adaylarını dört gruba ayırıyor uzmanlar; kavgacılar, umursamazlar, korkaklar ve bu dönemde eşini aldatanlar.

Bu tip erkekler, eşlerinin hamileliğini çevrelerindeki diğer kadınlarla rahatça flört etmek için kullanırlar. Bu gruba giren bir erkeğin anlattıklarına kulak verelim: “Eşim hamileyken kendime iş yerinde daha uzun süre kalmamı gerektirecek bir sürü iş yaratır olmuştum. Arkadaşlarımla çıkmaya ve etrafımdaki kadınlara daha fazla ilgi göstermeye başlamıştım. Bunlar için her zaman çok geçerli(!) mazeretler buluyordum.” Peki erkekler niye böyle davranır? Belki de artık kesin olarak kaybettiklerini fark ettikleri bekarlıklarına yandıkları için. Baba adayları öyle ya da böyle davransınlar aileye katılan yeni birey gerçek bir devrim yaratıyor. Bu devrimi olumlu ya da olumsuz değerlendirmek tamamen erkeğin kişiliğine kalmış bir durum.

Baba Adayları Ne Hisseder?

Çocuk sahibi olmak, eşlerin birlikte alacakları en önemli kararlardan biridir. Geri dönülemez olması bu kararın bazen uzun sürede alınmasına, bazen de karar aşamasından sonra farklı duygular yaşanmasına neden olur. Kadınlar cinsiyet özellikleri ve hormonlarının onlarda yarattığı duygulanımlardan dolayı bir bebeğe sahip olma fikrine erkeklerden daha kolay alışırlar. Bununla birlikte, erkeğin bu duruma verdiği tepkiler, geçmiş yaşantısına, evliliğe ve babalığa bakış açısına bağlıdır. Bebeğin doğumunun psikolojik ve maddi bakımdan uygun olmayan bir döneme rastlaması da bu konudaki tepkileri etkileyen faktörlerden biridir.

Baba rolüne atfedilen görev ve sorumluluklar toplum tarafından erkeğe yoğun bir şekilde empoze edilir. Eğer baba adayı zaten yeni rolü ile ilgili kararsızlıklar ve kaygılar yaşamaktansa verilen mesajlar onu daha da korkutacak ve çok büyük bir yükün altına girdiğini düşünmesine yol açacaktır. Bu dönemde baba adayından normalde yapmayacağı şeyleri beklemek, gerçekten yaşayamadığı bazı duyguları belli etmesini istemek onu daha fazla bunaltır. Anne adayı fizyolojik olarak özel bir dönem yaşadığından gerekli ortam düzenlemelerini erkeğin hazırlaması beklenir. Oysa unutulmamalıdır ki, o da bir bocalama dönemi geçiriyor, kendini ve hayatının akışım sorguluyor olabilir.

Sağlıcakla Kalın.

#Beğendiyseniz Yıldız Vermeyi Unutmayın!

Yazar: Annemce

Annemce, kadın ve çocuk sağlığı, hamilelik, bebek sağlığı, tüp bebek konularında bilgili uzman kişilerden oluşmaktadır. Sorularınızı Lütfen Yorum Bölümü veya Soru Cevap Forumundan Bizlere İletebilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir