in

Bebek ve Çocukların Ağız, Diş Sağlığı Ve Hijyeni

Gönderi paylaş:

Bebek ve çocukların ağız ve diş sağlığı ve hijyeni konusu, anne ve babalara büyük sorumluluklar yükler. Bebeklerin bağışıklık sistemi yeterince gelişmediğinden, dış etkenlerden kolaylıkla etkilenirler. Ağız hijyeni, insanın sağlığını direkt olarak etkileyen ve vücut hijyenini oluşturan temel ögelerden biridir. Çocukların vücut direnci erişkinlere oranla daha düşüktür. Buna bağlı olarak da çocuklarda enfeksiyonun yayılma hızı daha fazladır. Bu nedenle, özellikle çocuklarda ağız hijyeninin sağlanmaması daha çok olumsuz sonuçlar yaratır.

Bebeklerde Diş Bakımı Anne  Karnında Başlamalı

Ağız hijyenini sağlamaya yönelik uygulamalar, sadece ağız ortamını mekanik olarak temizlemekten, yani diş fırçalamaktan ibaret değildir. Çocuğun ağız ve diş yapısının sağlıklı olması, öncelikle annenin gebelik döneminde sağlıklı ve hijyenik bir ağız ortamına sahip olmasına ve kontrollü bir gebelik dönemi geçirmesine bağlıdır. Bireysel olarak annenin bakımı, yani bebeğe sağlıklı büyüme ve gelişim ortamı sağlamasından sonra; koşulları daha da düzeltici diğer yan faktörler ortaya çıkar. Bunlardan bir tanesi, anne adayının sağlıklı ve dengeli beslenmesidir.

Organizmanın, yani vücudun gereksinim duyduğu tüm mineraller, doğal besin maddeleri yoluyla veya vitamin desteği olarak hap halinde mutlaka alınmalıdır. Burada ayrıca dişin özel bir gereksinimi olarak fluor tableti de önerilebilir. Ancak bu fluor da diğer birçok madde gibi plasentada tutulup bebeğe (fetusa) geçmediği için, daha ziyade anne adayının diş sağlığını ilgilendiren bir öneri olacaktır.

Bazı araştırmacılar diş çürüğünü toplumdaki en büyük ve en yaygın bulaşıcı hastalık olarak tanımlarlar. Diş çürüğünün oluşum süreci incelendiğinde, çürüğün oluşmasına neden olarak gösterilen mikroorganizma gruplarının yeni doğan bebeklerde bulunmadığı gözlenir.

Dolayısıyla bu mikroorganizmalar bebeğe bir şekilde bulaşır. Bu konu ile ilgili olarak yapılan incelemelerde ise, bebeklerin ağızlarındaki mikroorganizma gruplarıyla, anne babalara ait mikroorganizma gruplarının birbirini tuttuğu belirlenmiş.

Yine ilginçtir ki, geçiş yolu olarak bebeğin öpülmesi gösterilir. Ayrıca mikroorganizma grupları sadece anne veya babadan değil, bebeğe bakan diğer fertlerden de geçebilir.

Çocuklarda Ağız Hijyeni İçin Gerekli Uygulamalar

Çocukta ağız ve diş sağlığını sağlamaya yönelik en önemli uygulama, mekanik olarak besin artıklarının ve bakteri plağının ağız ortamından uzaklaştırılmasıdır. Bunun en etkin yolu ise dişlerin fırçalamasıdır. Ağız hijyenini tam olarak sağlayabilmek için, diş bakımının yanı sıra diş eti, dil, yanak içleri, damak gibi ağız boşluğunu oluşturan diğer yapıların da bakımlarının yapılması gerekir. Bunun için de diş fırçalarının yanı sıra diş ipleri, dişler arası fırçalar, diş duşları veya diğer mekanik temizleme aletleri kullanılabilir.

Çocuğun yaşına göre bu enstrümanlar, anne baba tarafından tercih edilmelidir. Yaş açısından bir değerlendirme yapıldığında, ilk olarak yeni doğanlarda nelerin yapılabileceği tanımlanmalıdır.

İlk diş çıkana kadar (6-12 ay arası), diş fırçalama söz konusu değildir. Fakat beslenme sonrası bebeğe bir miktar su içirilmesi, dişeti yastıkçıları üzerinde ve kenarlarında artık birikimini engelleyebilir. Yine 0-12 ay arası dişsiz çocuklarda parmağa sarılabilecek steril gazlı bez ile artıklar ağızdan uzaklaştırılabilir.

Küçük bebeklerde uygulamalar, doğal olarak bebeğin izin verdiği oranlarda olacaktır. Bu nedenle, anne babaların aşırı zorlamalardan kaçınmaları gerekir. İlk dişin sürmesi ile birlikte, mekanik temizlik daha titizlikle yapılmalıdır. Bu aşamada parmağa takılan yumuşak parmak diş fırçaları rahatlıkla kullanılabilir. Hatta bu tip fırçalar diş etlerine masaj yaparak, sürme zamanlarında diş etlerinde oluşan kaşınma ve yanma hissini de azaltmaya yardımcı olur. Diş fırçalama bebeğin izin verdiği ölçüde ilerletilmelidir. Yaş gruplarına göre üretilmiş ve çocukların bir oyuncak gibi kullanabilecekleri fırçalar, çocuklarda zamanla alışkanlık yaratabilir. Çocukta ağız hijyenini sağlamaya yönelik uygulamalar, sadece fırça ile sınırlı değildir. Ayrıca çocuklar için özel üretilmiş, fluoridli ve alkolsüz bazı ağız gargaraları kullanılabilir.

Çocuklarda Hijyen eğitimi

Ağız hijyeni ile ilgili tüm uygulamalar alışkanlık çerçevesinde değerlendirilmelidir. Çocuklara bu eğitim verilirken en çok dikkat edilmesi gereken nokta, uygulamada devamlılıktır. Çocuk, doğası gereği görerek öğrenip bunu taklit eder. Çocuğun bu özelliğini bu noktada olumlu olarak kullanabilmesi için, bu uygulamaları onun göreceği şekilde

yapan insanlara gereksinimi vardır. Bunun da tek yolu anne ve babanın, ağız hijyenine önem vermesi, gerekli uygulamaları bizzat her gün kendilerinin yapmalarıdır.

Eğitimde ikinci sırayı öğretmenler ve okul idareleri almaktadır. Ağız diş sağlığına yönelik üretim yapan firmalar, toplumu ağız ve diş sağlığı ile ilgili bilinçlendirmek amacıyla çok yoğun çalışmalar yaparlar. Okul idareleri bu tip çalışmalarla ilgili bilgileri üniversitelerden talep edebilir.

Oluşabilecek komplikasyonlar

Ağız ve diş sağlığı konusunda gereken özen gösterilmez ise, karşımıza çıkacak ilk tablo yoğun bakteri plağı görüntüsü (diş kiri) ve istenmeyen ağız kokusudur. Bu durumda yapılacak işlem, dişlerin fırçalanması ve ağız hijyenini sağlamak amacıyla diğer yardımcı elemanların kullanılmasıdır. Bakteri plağı birikimlerinin ortamdan uzaklaştırılmaması halinde, çürük için gerekli olan koşulların en önemlisi oluşur. Diş çürüğü öncelikle bakteri plağının dişe bakan yüzeyinde oluşmaya başlar. Bu nedenle plağın ortamdan uzaklaştırılması çok önemlidir.

Çocuğun ve anne babanın ağız bakımına karşı ilgisizliğinin devamı halinde, diş yüzeylerinde meydana gelen yüzeysel çürükler ilerleyerek dişlerin canlı dokusunu etkileyen (pulpa) derin çürükler haline dönüşür. Bu aşamada, diş hekiminde yaptırılacak tedaviler ile dişlerin canlı olarak korunabilmeleri olasıdır. Tedavi ihmal edildiği takdirde dişin canlılığı ortadan kalkabilir.

Yaygın çürük tablosu çiğneme işlevinde oluşturacağı yetersizlikten dolayı beslenmeyi de olumsuz olarak etkiler. Süt dişinde oluşan çürüğün, altında bulunan sürekli diş tomurcuğuna direkt etkisi yoktur.  Ancak apse söz konusu ise, hem alttaki sürekli dişin kireçlenmesi bozulabilir, hem de sürme zamanı ile ilgili sapmalara neden olabilir. Dişin çekilmesi durumunda ise, direkt olarak alttaki dişin sürüp sürmemesi etkilenmez. Ancak, erken diş kaybı komşu dişlerin çekim boşluğuna kayması nedeniyle, alttaki dişin sürebileceği yerin kalmaması sonucunu doğurur.

Beslenme Ve Ağız Hijyeni Arasındaki Bağlantı

Ağız hijyeni ile beslenmenin doğal olarak ilişkisi vardır. Çünkü ağız hijyenini bozan mikroorganizmalar, besin artıklarının uzaklaştırılmaması sonucu ağızda oluşan bakteri plağında yaşamlarını sürdürürler ve yine karbonhidratları parçalayarak ortaya çıkardıkları asit ile diş minesinden minerallerin çözünmelerine neden olarak, diş çürüğünü oluştururlar. Alınan besin maddelerinin içerikleri bu mekanizmada önemlidir.

Yoğun şekerli besin maddeleri hem yapışıcı özelliklerinden, hem de karbonhidrat içermelerinden dolayı, bu anlamda en olumsuz besinlerdir. Karbonhidratların hiç alınmaması tabii ki söz konusu değildir. Ancak, alınma sonrasında ağız ortamının bir an önce temizlenmesi, koruyucu anlamında çok yararlıdır. Çürük yapıcı etkileri nedeniyle, şekerlerin yerine suni tatlandırıcılar içeren gıda maddelerinin kullanılması önerilebilir.

Çocuğu Diş Hekimine Alıştırmak

Çocuk diş hekimi ilişkisi ülkemizde önemli bir sorun olarak karşımıza çıkar. Özellikle anne babaların ve eğitmenlerin bu konuda çocuğu yönlendirmeleri ve destek olmaları gerekir. Bunun için anne ve babalar, kendi diş hekimi ziyaretleri sırasında çocuklarını birlikte götürmelerinde, çocukların muayenehane ortamını ve diş hekimini tanımalarında yarar vardır.

Ağız ve diş sağlığı açısından herhangi bir sorunları olmasa bile, ilk diş sürmesini izleyerek altı aylık periyotlar halinde diş hekimi kontrolüne gidilmesi sağlıklı olur. Bu kontroller sırasında, süt dizisi tamamlandıktan sonra (yaklaşık 3 – 3,5 yaş civarında) çocuğa koruyucu fluor jelleri uygulanabilir. Çocuğun isteksizliği halinde ısrarlı olmamalı ve bir sonraki altı aylık periyot aynı uygulama önerilmelidir.

Diş hekimi – çocuk ilişkisi mümkün olduğu kadar diş çekimi ile başlamamalıdır. Eğer çekim zorunlu ise, çocuk ikna edilmelidir. Fakat, bütün bunlara sebep vermemek için, öncelikle çocuğun ağız hijyenini ve sağlığım gerekli koşullarla korumak gerekir.

Sağlıcakla Kalın.

#Beğendiyseniz Yıldız Vermeyi Unutmayın!

Yazar: Annemce

Annemce, kadın ve çocuk sağlığı, hamilelik, bebek sağlığı, tüp bebek konularında bilgili uzman kişilerden oluşmaktadır. Sorularınızı Lütfen Yorum Bölümü veya Soru Cevap Forumundan Bizlere İletebilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir