İçindekiler
Baba çok toleranslı, anne ise sıkı, ya da tam tersi. Arada kalan hep çocuk olur. Anne – baba çocuğun eğitimi konusunda hemfikir olmadıklarında, çocuk çok zorluk çeker. Benim annem ve babam, üç kızını yetiştirirken her konuda hemfikirdiler. Annem bir konuda babamın nasıl karar vereceğini bilmediği zaman “Babana sor” derdi. Ve onun o konuda verdiği cevap geçerli olurdu.
Babamın yasakladığı bir şeye annemin sonradan izin vermesi gibi durumlar biz de asla geçerli değildi. O zamanlar benim bu durumdan pek hoşnut olmadığım kesindi. Bugün ise artık, ailemin bu tür davranışlarının benim için büyük bir avantaj sağladığını biliyorum. Ne söylemek istediklerini anlardım, bir konuda söz verdikleri zaman buna güvenebileceğimi biliyordum ve en önemlisi annem ve babam benim yüzümden kavga etmek zorunda kalmıyorlardı.
Çocukların dengeye ve yönlendirilmeye ihtiyaçları vardır. Ancak evde huzur ve güvenilebilir kurallar olduğunda İkisinin de yararını görebilirler. Kurallar ise tüm aile fertleri için geçerli olmalıdır, örneğin yemek yerken kimse ağzını şapırdatmaz veya kesinlikle kimsenin ağzından küfürlü sözler çıkmaz. Yatmadan önce mutlaka dişler fırçalanır. Bazen bu kurallara uyulmadığı da olur tabii, ama çok istisnai durumlarda. Ne de olsa hepimiz insanız.
Ama sınır mutlaka belli olmalı.
Ama bu, herkesin bir köle gibi aynı şeyi yapması gerektiği anlamına gelmez. Sonuçta anne ve baba hem yaradılış olarak, hem de karakter olarak birbirlerinden farklıdırlar. Kimsenin bu durumu yadırgamaya hakkı yok. Anneler genelde yumuşak başlı, duygulu ve alçakgönüllü olurlar. Babalar ise daha ciddi ve tutumlu. Ama bu durum çocuk için bir problem oluşturmamalı. Çocuklar zaten günden güne çeşitli insanlarla bir araya gelip, onları tanımaya çalışırlar.
Arkadaşları, komşular, büyük anne ve baba, bakıcılar, teyze, amca tüm bu insanlar çocuk için farklıdır. Ve çocuklar hep değişik insanlarla bir arada oldukları için de değişik insanlar tanırlar. Çocuklar hangi kişilerde neyin mümkün olduğunu anlayacak durumdadırlar. Örneğin benim kocam benden daha canlı ve soğukkanlıdır. Rahatlamak ve dinlenmek için, müziğin sesini sonuna kadar açar ve müzik eşliğinde dans edip, şarkı söyler. Tabii babalarının bu davranışları kızlarımızın çok hoşuna gider ve onlar da babalarına eşlik ederler.
Kızlarım benimle yalnız kaldıklarında, onların bu denli gürültülü müzik dinlemelerine izin vermem. Tabii ki bu durumu da hiç itiraz etmeden kabul ederler. Bazen, çocukların değişik yetiştirme yöntemleriyle karşı karşıya kaldıklarında, biz yetişkinlere oranla onlara daha kolay adapte olduklarını düşünürüm.
Erkekler, olaylar karşısında daha sakin olurlar
Özellikle anneler, çocuklarına onların davrandıklarından daha farklı bir şekilde davranılmasını pek hoş karşılamazlar. Belki de çocukları için en iyisinin ne olduğunu sadece kendilerinin bildiklerini düşünürler. Ama sadece bir eğitim yöntemine bağlı kalmak, istenmediği halde diğer kişinin düşüncelerini kabul etmek anlamına gelir.
Farklı düşünceleriniz olduğu halde bunu anlatamazsınız. Başkalarının da çocuğunuza sizin kadar iyi bakabileceğine güvenin. Ayrıca başkası diye adlandırılan kişi, çoğu zaman çocuğun kendi babasıdır. Çocuğunuzun babası da çocuğunuza en az sizin kadar, yani annesi kadar iyi bakabilecek durumdadır. Örneğin anne akşam bir yere gitmek zorundaysa, çocuğun bakımını babaya devretmek zorundadır. Annenin akşam eve döndüğünde bebeğin biberonunun temizlenmediğini ve bebeğin kendi yatağında da yatmadığını görmesi çok normaldir.
Belki baba – çocuk ikilisi mutlu ve huzurlu bir şekilde koltukta uyuya kalmışlardır. Bu gibi durumlarla karşılaşıldığında, baba ile kavga etmeye hiç gerek yoktur. Sonuçta babası çocuğuna zarar vermez, sadece ona kendi bildiği ve elinden geldiği kadar bakabilmiştir. Bu da kesinlikle yanlış bir davranış değil, sadece farklı bir davranıştır.
Kendim de, çocuklarımız bahçede oyun oynarken, eşimin arkadaşları ile birlikte bahçede bira içmesine göz yummuşumdur. Derin bir sohbete dalmış olan erkekler, çocukların hala orada olup olmadıklarından emin olmak için, onlara arada sırada küçük bir bakış fırlatırlardı. Oysa ben gözümü bir an olsun çocuklarımın üzerinden ayırmazdım. Yine çocuklarımıza eşimin kontrolü altında da hiçbir şey olmazdı.
Çocuklarımız bir şekilde babalarının onlara benden daha çok güven aşıladığını anlarlardı ve kesinlikle onun sözünden dışarı çıkmayarak uslu bir şekilde ortadan kaybolmadan bahçede oynarlardı. Olaylar karşısında kalbimin durmaması için, daha sonraları sadece geziden döndüklerinde gözlemlerini dinlerdim. Sanırım bu da gayet normal bir durumdu. Çünkü bu şekilde göstermiş olduğum tolerans sayesinde (bu benim için bazen çok zor da olsa) eşime güvendiğimi de ona gösterebiliyordum. Eğer ona karşı farklı bir biçimde davransaydım, çocuk yetiştirmeye kabiliyeti olmadığını düşünürdü. Bu tür düşünceler de onun babalık duygularına ve bizim ilişkimize zarar verir.
Kadınlar her şeyi doğru yapmak isterler
5 yaşındaki Ahmet’in anne – babası sürekli olarak bir konu hakkında kavga ediyorlar. Babası, Ahmet’e yemek istediği her şeyi veriyor. Örneğin Ahmet önce omlet yemeye karar veriyor, sonra bu fikrinden vazgeçip reçelli ekmek yemek istiyor. Babası da onun tüm bu isteklerini yerine getiriyor. Sonra bu fikrinden de vazgeçip, reçelli ekmeğe elini bile sürmeden peynirli sandviç istiyor, babası onun bu isteğini de yerine getiriyor. Ahmet’in annesi, babasına oranla daha sert.
Annesi söz konusu olduğu zaman, Ahmet sadece ilk istediği şeyi yemek zorunda kalıyor. Başka seçme şansı yok. Tüm aile yemek masasında otururken, Ahmet özel isteklerini dile getiriyor. Anne bu isteklere karşı çıkıyor, ama babası Ahmet’in tüm isteklerini yerine getiriyor. Bu yüzden de Ahmet’in anne – babası sürekli olarak kavga ediyorlar. “Sürekli olarak oğlumuzun isteklerini yerine getirirsen, oğlumuz doğru düzgün yemek yemesini nasıl öğrenecek?” Acaba Ahmet bu tür olaylar karşısında kendini iyi hissediyor mu? Öyle olduğuna pek inanmıyorum.
Her çocuk, anne – babası arasındaki çatışmaya tanık olur ve dolayısıyla da kendini kötü hisseder, çünkü onların kavgalarına kendisi sebep olmuştur. Ahmet’in bu olayında anne, baba – oğul arasındaki ilişkiye karışmasa daha iyi olur. Nasıl olsa çok önemli bir olay tartışılmıyor. Zaten kendine bir ekstra iş çıkaran babanın kendisi, bu durumda annenin pek kızmaya hakkı yok.
Çoğu zaman bu tür kavgaların hep bir geçmişi vardır.
Belki Ahmet’in anne – babası onun yüzünden değil de ilişkileri yüzünden kavga ediyorlardır. Belki de sorun, evlilikte ve çocuk yetiştirmede kimin söz sahibi olacağı meselesidir. Bu gibi durumlarda anne – babalar çoğu zaman çocuğun eğitiminin üstesinden kimin daha iyi geleceği konusunda tartışırlar.
Ahmet’in anne – babası gibi olan anne – babalar, ilişkilerini mutlaka arada sırada gözden geçirmek zorundadırlar. Birbirlerine biraz vakit ayırarak, ilişkileri hakkında konuşmalıdırlar. Ancak bu şekilde tekrar aralarında ve ev içinde huzur sağlayabilirler.
Eğer anne veya baba çocuklarına bir şekilde vurur veya onu azarlarsa diğerinin bu duruma müdahale etmesi normaldir. Kesinlikle iki taraf da hiçbir şey olmamış gibi davranmamalıdır. Tartışarak her şeyin çözümüne varılabilir. Eşler birbirlerini suçlarcasına konuşmamalıdırlar, neyin doğru veya neyin yanlış olduğunu birbirlerine anlayış göstererek tartışmalıdırlar. Sorunlar halledildikten sonra hem eşler tekrar birbirleri ile yakınlaşırlar, hem de çocuk anne – babasının estirdiği kötü havadan kurtulmuş olur.
Sağlıcakla Kalın.