in

Ağlamak Kadınları Psikolojik Olarak Rahatlatır

Gönderi paylaş:

Neden yetişkinler ve çocuklar ağladıktan sonra rahatlar? Ağlamanın insanı rahatlatmak gibi psikolojik etkileri dışında fizyolojik etkileri de olduğunu biliyor muydunuz? Hayır mı? Yeryüzünde ağlayan tek canlı insandır. Yalnızca bizler göz sıvısını acı, sevinç, üzüntü, mutluluk gibi duyguları ifade etmek için bir araç olarak kullanırız. Gözyaşları, acımızı dindirdiği, stresimizi azalttığı, insancıl yönümüzü pekiştirdiği için çok özeldir.

İnsanlar neden ağlama gereği duyar?

Bilim adamları yaptıkları araştırmalarda göz yaşında mikrop öldürücü maddelerin bulunduğunu ve bunların tükürüğün yapısında da olduğunu keşfetmişler. Eğer tükürük tek başına yeterliyse, o zaman gözyaşı niçin gerekli? Son yıllarda psikologlar ve davranış bilimcileri bu soruya ilginç yanıtlar bulmuş.

Bebekler için bir ihtiyaç Gözyaşı bezleri yetişkinlerde günde bir gram sıvı üretir. Çocuklarda ise bu miktar iki katına çıkar. Çünkü onlar için bu sıvı oldukça önemlidir. Bebekler için gözyaşı önemli bir iletişim aracıdır. Anne babalar, bu yaşları gördüklerinde bebeklerini mutlu edebilmek, susturabilmek ve onları gerçek anlamıyla doyurabilmek için ellerinden geleni yapar.

Annelerinin tüyleri arasında gizlenen maymun yavrularının açlıklarını gidermeleri için memeyi bulmaları yeterli. Bebeklerde ise durum farklı. Onlar acıktıklarını belli etmek için ağlamak zorundadır. Önceleri yumuk gözlerle birtakım sesler çıkarır. 5 – 6 haftalık olduklarında ise bu seslere gözyaşları da eklenir. Çocukların en sık ağladıkları dönem ise 6 – 9 yaş arasıdır. Yaşları ilerledikçe ağlamaları da azalır.

Araştırma bulguları Biyokimyacılar gözyaşlarıyla ilgili birçok araştırma yaptı. Araştırmacılar çalışmalarında, kullandıkları kişileri ağlatabilmek için onlara soğan doğratmanın yanında dramatik filmler de izlettirdi. Ve sonuçta üç bulgu elde edildi. Bunlar:

  • Antibiyotik etkisi var
  • Göz, kornea tabakasını nemli ve temiz tutabilmek için sürekli gözyaşı üretir. Bu yaşların mikroorganizmaları öldürücü antibiyotik etkileri var.
  • Göz, tehlikelere karşı kendini savunur

Göz, sigara dumanı, toz gibi dış kaynaklı bir tehlikeyle karşılaştığında gözyaşı salgılar.

Gözyaşı, oldukça 3 karışık bir sıvı

Bilim adamları, üzüntü gibi duygusal nedenlerden dolayı salgılanan yaşların ilginç bir karışımdan oluştuğunu tespit etti. Bu karışım endorfin, ensefalin ACTH ve prolaktin hormonlarından oluşuyor. Vücut tarafından üretilen endorfin maddesinin tıpkı morfin gibi ağrıları dindirici bir etkisi var. Bu nedenle mutluluk” hormonu olarak da adlandırılır. Endorfin, acıyı dindirdiği gibi insanın psikolojik durumunu ve iştahını da etkiler. ACTH ve prolaktin hormonu daha çok stresli ve sıkıntılı anlarda salgılanır. Yapılan bu araştırmaların sonucunda duygusal nedenlerden dolayı oluşan yaşların, fiziksel kaynaklı olanlara oranla daha fazla prolaktin içerdiği görüldü.

“Erkekler ağlamaz” düşüncesi yanlış

Bu konuyla ilgili olarak yapılan araştırmalarda ağlamayı engellemenin sağlığı olumsuz etkilediği kesin olarak kanıtlandı. Özellikle de “Erkekler ağlamaz” düşüncesiyle yetiştirilen ve sürekli kendilerini kontrol altında tutan erkeklerin bunun bedelini sağlık sorunlarıyla ödediği saptandı. Türkiye’de, erkekler çocukluk döneminden itibaren “Erkek adam ağlamaz, sen ne biçim erkeksin” düşüncesiyle büyütülür. Çünkü ağlamanın, zayıf insanlara ve kızlara mahsus olduğuna inanılıyor. Erkek çocuklar, ağladıklarında anne, baba ve çevresindeki diğer insanların sevgisini kaybedeceklerini düşünür. Bu nedenle çocuk, ağlama isteğini bastırır ve günün birinde ağlama ihtiyacı duyduğunda bunu başaramadığını fark eder. Çünkü, belirli bir süre sonra bu düşüncedeki erkekler ağlama dürtülerini yitirir. Zamanla, bastırılan dürtüler vücut yoluyla dışa vurur. Bu kişilerde ülser, bağırsak enfeksiyonları gibi mide – bağırsak hastalıkları, astım gibi solunum yolu bozuklukları ya da başka nörolojik belirtiler oluşabilir. Doktorlar, mide – bağırsak sorunları olan hastaların dikkat çekmekten hoşlanmadıklarını ve sağlık problemlerini tek başına çözmeye çalıştıklarını yada tamamen inkar ettiklerini belirtiyor.

Haydi ağlayalım

Sürekli mızmızlanan ve her an her şeyden şikayetçi olan, duygularını ifade eden ve ağlayan kadınların erkeklere oranla daha sağlıklı oldukları, daha az gastrit oldukları kanıtlanmış. Ergenlik dönemine kadar erkek ve kız çocuklar aynı sıklıkta ağlar. Ergenlik döneminden sonra kadınların organizması değişmeye başlar ve prolaktin hormonunun üretimi artar, bu da gözlerin nemlenmesine yol açar. Amerika’da yapılan araştırmalarda buradaki erkeklerin ayda 1.4 kez, kadınların ise 5.3 oranında ağladıkları saptandı. Avrupa’da yapılan araştırmalarda da aynı sonuç elde edildi.

Ağlamak bulaşıcıdır

Bütün kadınlar ve çoğu erkekler ağladıktan sonra rahatladıklarını deneyimlerinden bilir. Tabii ağlamanın sosyal işlevleri de çok önemli. Ağlayan biri başkaları tarafından daha kolay teselli edilir. Bu ilgiden hoşlanan kişiler ağlamayı bir rahatlama aracı olarak gördükleri için bu yola sık sık başvurur. Ağlamanın bulaşıcı olduğunu sinemalardan da biliriz. Beyaz perde de ağlayan birisini gören izleyicilerin çoğu, kendi gözyaşlarını zapt etmekte oldukça zorlanır.

Sağlıcakla Kalın.

#Beğendiyseniz Yıldız Vermeyi Unutmayın!

Yazar: Annemce

Annemce, kadın ve çocuk sağlığı, hamilelik, bebek sağlığı, tüp bebek konularında bilgili uzman kişilerden oluşmaktadır. Sorularınızı Lütfen Yorum Bölümü veya Soru Cevap Forumundan Bizlere İletebilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir